Yaklaşırken yanımdaki kılavuz, “Yok” diyordu
“burada kimse, durmayalım, bu bir yıkık binadır! “
Yaklaşınca durdum baktım içerisi tam takır,
Koca zaman sert eliyle ezmiş idi bu yurdu.
Ruhuma bir acı, sessiz, garip elem duyurdu,
Etrafında gördüğüm o baldıranlar, o katır
Tırnakları, o kamışlar, o çalılar… Bir ağır
Hasta gibi hepsi sanki baygın uyurdu.
Sonumuzu, akibeti düşünmeye başladım:
“Niçin böyle yürüyeyim, üzüleyim her adım,
“Şu hiçliğe bile bile gidiyorken…” diyerek
Dalıyorum, bir koğuktan beklenilmez bir uçuş,
Bir kahkaha koptu: “Yürü, yaşayana yol gerek…”
Dedi sandım üzerimden gelip geçen bu baykuş…