bugün bakırköy’e, tımarhaneye gittim.
her gidişimde kendimi evimde gibi hissediyorum.
oradaki insanların fikirleri, etrafımızdaki insanların fikirleri gibi
herhangi bir süpermarketten kredi kartı ile alınan ambalaj kaplı hazır fikirler değil.
bu yüzden sistem için tehlikeliler, bu yüzden etrafları tel örgülerle ve gardiyanlarla çevrili!
deliler, Allah’ın casuslarıdır!
çünkü onlar statükonun döktüğü betonun üzerindeki ayak izleridir!
düşüncelerinin aşırılığı sistem tarafından ‘taşınmaz’ bir yük olarak algılanır ve parazit muamelesi görürler.
onların geçtiği boyut için yeni bir dünya inşa etmenin yolu yoktur ve bu yüzden
ivedilikle susturulurlar.
bu açıdan mütemadiyen bizi deli diye yaftalayan şu akıllı sistemlerin
modern tımarhaneleridir ev içlerimiz.
bize rahatlığı bahşeden şey, kalbimizi sekteye uğratan bir çip!
elektrik kabloları ile, su boruları ile, televizyon antenleri ile evimizi kuşatmış durumdalar.
sıcak su için şerefini satmaya bilmiyorum değer mi! ?
ben bütün dostlarımla tımarhanelerde tanıştım,
beraber gardiyanlarla savaştık!
* Bu sözü Sadık Battal’dan duydum.