önce Allah var! sonra bir adam var, bir de kız…
adam diyor ki:
“ – sonunda sarılmalıyız. ikimizden en az biri bunu aklında tutmalı! ”
kız diyor ki:
“ – sen yorulursan ben tutarım, ben yorulursam sen… “
sonra ikisi birden diyorlar ki:
“ – Allahım… seni çok sevdiğimizin arasına girmesin hiçbir şey! ”
arada çocukları ol’uyor. mutlu ol’uyorlar. sonra çocukları ölüyor, koyuyorlar mı sarılacaklarını bir kenara! yok’luyorlar birbirlerini ama kimsenin aklında bir şey yok. okluyorlar birbirlerini; ne ölen var, ne yaralı…
adam diyor ki:
“ – biz durmadan bir şeyi hatırlıyorduk! ”
kız diyor ki:
“ – biz durmadan hatırladığımız bir şeyi unuttuk! ”
sonra ayrılıyorlar.
yo hayır, mutsuz bitmiyor hikaye.
çünkü sonra yine Allah var!
arada da hep O vardı.
sonra da hep O olacak.
O, yeter.
hülasa: çocuklarımızı putlaştırmayalım, onlar bize emanettir. onların kendi kaderleri vardır, onları biz değil Allah doyurur, büyütür, yetiştirir. verdiği zaman bize sormadığı gibi alacağı zaman da bize sormaz. ama Allah çocuğumuzu bizden aldığı zaman, çocuğumuzu bize verdiği zamanki kadar bizi sever. biz de sevelim birbirimizi. sonunda hep birbirimize sarılalım. isyan etmeyelim, ayıp!