-evi, gelin diye güzel yaptık! –
kaç bin sene geçti dağlar hala yukarılarda
şehirleri ateşi kıstırmadan eritiyorlar
ekmekler bölünüyor gövdelerin göğsünde
kuğular asfaltta
tutuksuz yargılanmaktalar
cebindeki delikten tansiyonun düşüyor
şekerin düşüyor altınlarla birlikte
seni hızırevlerine bağışlasın musalar
toprağın da kalbi vardır ve kırılır ikilikte
şirke bilet almak gibi duruyorsun yatırım
asanı bırakırsan
ayakkabılarını çıkartırım
yol boyunca eksilen şeylerden eksilmiştik
ben dumanı gösterdim sen ateşi söndürdün
kuş uçarken kuşa sapansız da değmiştik
kanatları yüksekte
sınava hazırlanmaktalar
hayat zarif bir tay gibi doğar gebe koşan atlardan
çabucak konanları evvel göç ettiriyorlar
tutamazsın diye söylemiyorum inan
sıcağa dokunmakla aşkı örgütlüyorlar!