belki inanmazsınız ama
ben birini çok sevdiğim zaman
onu öldürmemi gerektiren delilleri ortadan kaldırıyorum
ve evet inanmazsınız, bunu o kadar çok sık yapıyorum ki,
bu delillerin günün birinde beni öldürme ihtimali var.
ama bir defa sevdi mi insan, delillerin gerçekliği yitiriyor anlamını
insan bir delil olmadan sevemiyorsa, gün olur bir delille sevmekten cayar.
her şey ve herkes bekletiyor kendini.
sen… bekletiyorsun kendini.
o kadar bekletiyorsun ki, artık senin gelmeyeceğine inansam da, seninle ilgili beklemekten gayrı bir iş bilmiyorum ben.
artık bekletilmekten yapma bir adamım, bundan gocunmuyorum da.
bu benim çünkü, sana inanmanın memuru.
ama yağmurun sana yağmayacağı belliydi göğe bakışından.
berraktı, bulutsuzdu, silme maviydi gök…
bana öyle baksan, yüzünün ortasına tükürmek Tahrir’de mübarek’i taşlamak gibi olurdu.
çok belliydi boynun…bir açı bile kuramadı yaşadıklarına.
kötümserlik başa bela! bence insan kuramadığı hayallere de inanmalı!
insan…
başka insanlar için hayaller kuran bir bardak sudur
bir gün ümidini kaybedersen bil ki kaybedeceğin başka bir şey kalmadı!
çünkü bütün kazandıkların kaybettiğin ümidine sıkı sıkıya bağlıydı.
şimdi git bütün tanıdıklarına söyle amerikadan bu kadar korkmasınlar.
baksınlar ben onu küçük harfle başlarken nasıl da geniş bir ağızla esniyorum.
ve onun kellesini gövdesinden ayırmak için apostrof biriktiriyorum.
git onlara de ki, dünyada bir dakika sonra ne olacağını hiç kimseler bilmiyor.
elli sene sonrasını hesaplıyor sandığınız israil
mütemadiyen sürprizlerle yaşıyor.
bunca yalan dolan arasından çıplak olduğu kadar yakıcı bir gerçek mi…
cayır cayır bir gerçek mi… hesaplanamaz bir gerçek mi diliyorsun?
Allahım, Muhammed Buazizi’yi affet!
onun yangını dünyaya ne kaybettiğini hatırlattı
yani en az günahlarımız kadar tekrarlanan başka neyimiz var…
başka neyimiz var senin merhametinden gayrı!
hülasa: ortadoğudaki muazzam uyanışı amerikan-israil komplolarına alet etmeye çalışan kötümser teorisyenler, ümitsiz umarsızlar, kedersiz feylesoflar! ya bi sakin olun, bi geri çekilin, gidin birine falan âşık olun. çok zeki olduğunuzu sanarak kendi zekânıza hakaret edip durmayın, gülünç olmayın, bi susun, Allah aşkına biraz gürültü yapmayın. Tahrir’de müthiş bir Aşk filmi oynuyor, onu seyrediyoruz!