Bir bahara kavuşturmak için ruhumu
Yalınayak dolaştım çöllerde
Kalbim kızgın güneşte kavruldu.
Ah! Altı kanatlı bir melekti beni bekleyen
İki yolun buluştuğu o yerde.
Gece gelen bir düş gibi, yumuşacıktı
Dokunuşu parmaklarının alnıma
Kaldırdı gözümün perdelerini
Bir kartalın korkuyla açılan gözleri gibi.
Kulaklarıma dokundu. Sesler, şarkılar doldular:
Neler değildi ki duyduklarım:
Göklerin ürperişi; denizaltında canavarların
yüzüşü, cennette meleklerin kanat çırpışı
uzak bir ağaçta dalların büyüyüşü…
Derken, eğilerek yüzüme, sağ eliyle
Dilimi çekip kopardı ağzımdan;
Söylediği yalanları, işlediği günahları.
Yerine, baygın dudaklarımın arasından
bir yılanın alevli dişlerini taktı.
Yarıp göğsümü kan lekeli bir kılıçla
Titreyen kalbimi söküp çıkardı.
Ateş parçacıkları döküldü ellerinden
En derinlerine açık ağzımın,
Bomboş çölde ölü gibi uzanırken
Duydum haykırışını Tanrı’nın:
“Kalk, ey peygamber, dinle söylediklerimi
Artık benim dileğimle güçlendin.
Aş uzak ülkeleri, uzak denizleri
Ve yansın insanların kalbinde sözlerin.”