uzun bacakli bir yaban hayvaniydi ask
haril haril onu aruyordu Istanbul, duyuyorduk
Galata Kulesi’ndeydik, basin omzumdaydi
Kule döne döne içimizdeki gökyüzüne akiyordu
sevgilim
yüregimin ipiyle dudaklarina indim senin
güzbiliminden tenbilimine dönüsürken askimiz
Kule’den asagiya firlattim beynimi
‘Dalgin sair!’ dedi Einstein, Niels Bohr’ a dönerek
‘Baksana unutmus beynine kanat takmayi!’
‘Yürekle beyin arasindaki en büyük belirsizliktir ask’
diyerek söze karisti Wemer Heisenberg
‘Belki de, iki yüregin ayni dalga boyunda bulustugu bir salinimdir o!’
dedi Loui de Broglie
‘Ask, bir kara cisim isimasi degil midir?’
böyle sordu Max Planck da
dayanamayip
isik tozuna bulali gözleriyle
‘Kendinize geliniz efendiler!’ diye söylendi Takiyüddin
‘Bilimle açiklanamaz ask, siirle açiklanabilir ancak!’
O, uzun saçli bir yildizdir; yüregin içinde taranir’
bence sevgilim
söylendikçe bizim olan bir sarkidir ask
dikey bir siirdir bütün kuslari ayni anda havalandiran
Galata Kulesi’nden asagiya firlattim beynimi, söylemistim
bana bakan
uzun saçli bir yaban hayvaniydi ask
asagi tükürsem Dördüncü Murat
yukari tükürsem Hezarfen Ahmet Çelebi
agzimin içinde dilin, bulutlarimi islatan gökirmak
sonsuzlugu ikiye bölmektir ask,
kasigina yazdigim ak yazi
sevgilim
agzina düserken yanardaginin
kanatlarim ol benim
kafeslerinden soyundur kuslarimi
baliklarimi çiplakla tuzdan
Cenevizli boynumu sev, Venedikli sirtimi
Osmanli kokan saçlarimi
Anadolu’dan gelen gözlerimi
Perali bakisimi sevgilim, Istanbullu ellerimi
bana beni animsat
sensizken yitirdiklerimi
Kule’den asagiya firlattim beynimi, bir yerlerde yazmistim
bak iste
bir çift martinin yanindan geçiyor düserek
irice olani, ‘Herifin biri kafayi yemis yine!’ diyor yanindakine
‘sen asktan ne anlarsin koca gaga’ diye söyleniyor digeri
sevgilim onlara aldirma sen
yalnizligin kabuguna çekilip
kendi içime düserken bile
kanatlarim
kanatlarim
kanatlarim ol benim