Bunları da Okuyun

    Yine Hâl Şiiri – Necip Fazıl Kısakürek

    28 Aralık 2021

    Doğu Baladı Şiiri – Adnan Satıcı

    29 Aralık 2021

    Mendilim Dalda Kaldı Şiiri – Ignac Kunos

    29 Aralık 2021

    Süsme Ve Ölüm Şiiri – Federico Garcia Lorca

    29 Aralık 2021

    Dilek Şiiri – Necdet Evliyagil

    29 Aralık 2021

    Dedi Ki O Şiiri – Ahmet Telli

    28 Aralık 2021

    Kendime Öğüt Şiiri – Abdurrahim Karakoç

    28 Aralık 2021

    Gel Gönül Gurbete Gitme Şiiri – Karacaoğlan

    29 Aralık 2021

    Zurnanın Zırt Dediği Yer Şiiri – Metin Eloğlu

    29 Aralık 2021

    Deli Gönül İle Düştük Bir Cenge Şiiri – Aşık Sümmani

    29 Aralık 2021
    Facebook Twitter Instagram
    Facebook Twitter Instagram
    Şiirhane
    • Anasayfa
    • Dönemler
      • Cumhuriyet Dönemi
      • Yedi Meşaleciler
      • Fecr-i Ati Topluluğu
      • Garipçiler (1. Yeni)
      • Halk Edebiyatı
      • İkinci Yeniciler
      • Milli Edebiyat
      • Öz (Saf) Şiir Dönemi
      • Tanzimat Edebiyatı (1. Dönem)
      • Tanzimat Edebiyatı (2. Dönem)
      • Tekke ve Tasavvuf Edebiyatı
      • Toplumcu Gerçekçi Şiir Dönemi
      • Servet-i Fünun Edebiyatı
    • Yabancı Şairler
    • Rastgele Şiir
    • İletişim
    Şiirhane
    Anasayfa»Can Dündar»Tembellik Hakkı. Şiiri – Can Dündar

    Tembellik Hakkı. Şiiri – Can Dündar

    Can Dündar- Can Dündar
    Telegram VKontakte Facebook Twitter Pinterest LinkedIn Tumblr Email WhatsApp
    Paylaşın
    Facebook Twitter LinkedIn Pinterest Email

    Bir nisan melteminde, “Ne olacak bu memleketin hali” sorularıyla memleketi ve çevreyi bunaltmak yerine, kuytuda bir hamağa kurulup güneşle halvet olmanın, kulağımı uyanan toprağın sesine, burnumu rüzgarın nefesine verip baharla kadeh tokuşturmanın tadını keşfettim. Her bahar yenileniyordu insanoğlu; bir başka deyişle, “Bir nisan bir insan”dı.

    Onları görür görmez tanıdım.

    Benim eski hastalığıma tutulmuşlardı.

    Bir tüberkülozlu bir diğerini nasıl öksürüğünden tanırsa, ben de onları cep telefonlarının sesinden teşhis ettim. Bacaklarında uzun şort, başlarında hasır şapka, ayaklarında şıpıdık terlik, ellerinde cep telefonuyla geldikleri kumsalın her köşesinde cırcır böcekleri gibi arsız ötüp duruyorlardı. “Cırrr” sesini duyar duymaz telaşla fırlayıp avuçlarındaki kumları silkeliyor, sonra da yüzlerini denize verip koca göbeklerini ovuştura ovuştura uzun uzun konuşuyorlardı. Ardından telefonu eşler devralıyor, arada çocuklarını çağırıp “Gel yavrum anneannen bayramını kutlayacak” davetiyle emaneti ailenin en küçüğüne devrediyorlardı.

    Büroyu tatil etmemiş, sırtlayıp getirmişlerdi adeta…

    Evlerinde internet bağlantılı dizüstü bilgisayarları, bütün kanalları çeken uydu antenleri, “ne olur ne olmaz” diye yanlarına aldıkları takım elbiseleri de olduğundan emindim.

    Emindim; çünkü bir süre öncesine kadar ben de onlardan biriydim.

    En güzel tatil sabahlarına, günün gazetelerini alabileceğim bir bayi aramakla başlar, bulamazsam konu komşuya sırnaşırdım.

    İşkoliktim. Çalışmadığım her dakika kendimi kötü hissediyordum. Denize dalsam yazı konusu çıkarıyor, bir müze gezsem belgesel kokusu alıyor, kumsalda güzel bir kadın görsem tv kadrajına oturtmaya çalışıyordum. Kulağım her daim telefondaydı. Diz üstü bilgisayarım şımarık bir çocuk gibi dizimden inmezdi.

    Geceleri insanlar sahilleri gezerdi, ben tv kanallarını…

    Sonra tedavi oldum.

    “Tembel hakları evrensel beyannamesini” okudum. Yan gelip yatmanın en temel insan haklarından olduğunu, hiç kimsenin isteği dışında çalışmaya zorlanamayacağını öğrendim.

    Ütopyalar insanlara daha az çalışma, daha çok boş zaman vaadediyorlardı.

    O halde hedef buydu: Tembellikten artakalan boş zamanları çalışmaya ayırmak, “Niye hiç çalışmıyorsun” sorularını da “Hiç boş vaktim olmuyor ki” diye yanıtlamak…

    Doğrusu bahar, bu tedavi sürecinde en etkili ilacım oldu.

    Orhan Veli’yi evkaftaki memuriyetinden eden havalarla iyileştim.

    Bir nisan melteminde, “Ne olacak bu memleketin hali” sorularıyla memleketi ve çevreyi bunaltmak yerine, kuytuda bir hamağa kurulup güneşle halvet olmanın, kulağımı uyanan toprağın sesine, burnumu rüzgarın nefesine verip baharla kadeh tokuşturmanın tadını keşfettim. Her bahar yenileniyordu insanoğlu; bir başka deyişle, “Bir nisan bir insan”dı.

    İşte bunu öğrendiğim için tatilde eski hastalığımın pençesinde can çekişenleri görünce yanlarına gitmek, cep telefonlarını anteninden tuttuğum gibi denize atmak ve sonra onları şaşkın bakan gözlerinden öperek, “Üzülme yavrucuğum” demek istedim, “İyileşeceksin. Gör bak, onlarsız kendini daha iyi hissedeceksin.”

    Yazıya, tembellerce “Düzeltilmiş” bir La Fontaine masalıyla son verelim:

    Karınca yine deli gibi çalışmış o yaz; dere tepe gezip kış için yiyecek depolamış. Ağustos böceği ise yine dalgasını geçip şarkılar söyleyerek çiçek çiçek gezip eğlenceye vurmuş kendini… Sonra kış gelmiş. Karınca tam biriktirdiklerini yemeye koyulmuş ki kapı çalmış: İki dirhem bir çekirdek Ağustos böceği… başında şapka, elinde bavul… “Hayrola” diye sormuş karınca… “Paris’e tatile gidiyorum, bir isteğin var mı” diye sormuş bizimki… Karınca öfkeyle, “Tek bir ricam var” demiş,

    “Söyle o La Fontaine denen madrabaza, bir daha öyle poposundan masal uydurmasın…”

    Can Dündar şiirleri Tembellik Hakkı. Şiiri - Can Dündar Tembellik Hakkı. Şiiri - Can Dündar şiiri
    Paylaşın Telegram VKontakte Facebook Twitter Tumblr WhatsApp

    Yazarın Diğer Şiirleri

    Biz Ne Yapıyoruz? Şiiri – Can Dündar

    Bir Yazı Nedir Ki Aslında.. Şiiri – Can Dündar

    Bir Bilebilsek… Şiiri – Can Dündar

    Bavulları Hep Toplu Durmalı İnsanın… Şiiri – Can Dündar

    Bahar Ve Ayrılık… Şiiri – Can Dündar

    Bahar Getirdim Sana… Şiiri – Can Dündar

    Bunları da Okuyun

    Bekleyen Şarkı Şiiri – Özdemir Asaf

    29 Aralık 2021

    Yön Şiiri – Özdemir Asaf

    29 Aralık 2021

    Yuvarlağın Köşeleri-Görel-Etika-Birinci Bölüm-207 Şiiri – Özdemir Asaf

    29 Aralık 2021

    Liselim Şiiri – Ahmet Selçuk İlkan

    28 Aralık 2021
    Bizi Takip Edin
    • Facebook
    • Twitter
    • Instagram
    Çok Okunanlar
    Pir Sultan Abdal

    Niye Geldin Derler Urum Sofusu Şiiri – Pir Sultan Abdal

    Pir Sultan Abdal

    İptida bir sofu Şah’a varınca Niye geldin derler Urum sofusu Çevre çevre dört yanına bakınca…

    Eğer Dost Irmağın Şiiri – Pir Sultan Abdal

    29 Aralık 2021

    Dîvân-ı İlâhîyât 74 Şiiri – Aziz Mahmud Hüdayi

    29 Aralık 2021

    Pay Şiiri – Özdemir Asaf

    29 Aralık 2021
    Hakkımızda
    Hakkımızda

    Şiirsiz kalmayın!

    İletişim: [email protected]

    Şiirler

    Gül, Bülbül Şiiri – Mehmet Akif Ersoy

    28 Aralık 2021

    Görünüm Şiiri – Robert Desnos

    29 Aralık 2021

    Geldi Geçti Ömrüm Benim Şiiri – Yunus Emre

    29 Aralık 2021
    Etiketler
    Ahmet Selçuk İlkan şiirleri Ruhsati şiirleri Agah şiirleri Pir Sultan Abdal şiirleri Abdurrahim Karakoç şiirleri Necip Fazıl Kısakürek şiirleri Karacaoğlan şiirleri Aziz Mahmud Hüdayi şiirleri
    Facebook Twitter Instagram
    • Anasayfa
    • İletişim
    © 2025 Şiirhane.
    Tüm hakları edebiyatın birbirinden kıymetli şairlerine aittir.

    Aradığınız şair veya şiirden birkaç kelime yazın.