Bu senin için olmak ya da olmamaktır,
Bu senin için yaratmak ya da yaratmamaktır.
Kaba bir güldürüdür, kendi gölgenin arkasındaki tüm varoluşsal sorunlar.
Ve evren senin
küçük not defterindir, ve yaratıcısısın sen onun.
Yaz içine öyleyse, yaratılışın cennetini.
Ya da yazma onu.
Sen, sensin sorun olan.
Ne istiyorsun? Bir rivayetten,
bir diğer rivayete yürürken?
Bir bayrak?
Ne iyiliği dokundu bugüne dek bayrakların?
Hiç korudular mı bir kenti bir bombanın şarapnelinden?
Ne istiyorsun?
Polis?
Hiç bilir mi polis, küçük yeryüzünün nerede gebe kalacağını
gelen rüzgarlardan?
Ne istiyorsun?
Egemenlik, küller üstünde?
Kendi ruhumuzun efendisi, kendi sürekli değişen varlığımızın,
efendisi olduğun halde?
Terket öyleyse,
Yer senin değil çünkü, ne de süprüntü tahtlar senin.
Sen özgürlüğüsün yaratmanın,
sen yaratıcısısın yolların.
Ve sen karşı tezisin bu devrin.
Ve terk et!
Yoksul bir dua gibi,
Yalınayak, kayaların yolundaki bir ırmak gibi,
Ve gecikmiş, bir karanfil gibi…
Sen, sensin sorun olan.
Terket varlığını kendi kendine, öyleyse,
Çünkü, daha genişsin sen halkların ülkelerinden,
Daha geniş giyotinin alanından.
Terket varlığını kendi kendine, öyleyse,
Çekil kalbinin bilgeliğine…
Yönel öyleyse Golgotha’ya,
Ve tırman benimle,…
Ne istiyorsun?
Kendi ruhunun efendisisin sen,
Sürekli değişen varoluşumuzun efendisi.
Közün efendisisin sen,
Alevin efendisi.
Ne kadar geniş devrim,
Ne kadar dar yolculuk,
Ne kadar büyük düşünce,
Ne kadar küçük devlet!
1983