Eylülün denizi, niçin gözlerin,
Kapanmış ru’yâsız, boş bir kuyuya?
Daha dün her dalgan gürlerdi derin.
Coşkun bir belâ en gizil kuytuya.
Eylülün denizi, sen şair misin?
Şimdi bir afacan çocuk, bir deli,
Sonra bir kötürüm, sonra bir miskin
İhtiyâr ki bıkmış hayattan belli.
Hani ba’zan senin “Hicrânı unut! ”
Diyen mâvi, baygın bakışın vardı.
Hani sis ufuklarca uzakta, yâkut
Bir cennetten sana nurlar yollardı.
Dalgalar, ey büyük deniz, dalgalar
Duâlar indirsin sana göklerden.
Benim dalgalarda çarpan kalbim var,
Bir şeyler haykırır uzak bir yerden.
İstersen, öyle pek çılgın olmasın,
Bûseden hayâldan olsun gözleri.
Yüksek kayalarda irkilen dalgın
Gençlere koynunda aratsın şi’ri.
İstersen, kapansın gökler üstüne;
İstersen, bir tekne parçalanmasın.
Haykırsın kıyıdan bir hasta nine,
Yalnız gözlerini böyle yummasın!