Evimin en yüksek penceresinden
Beyaz bir mendille veda ediyorum
İnsanlığa armağan şiirlerime.
Ve ne mutluyum ne de üzgün.
Bu alın yazısı şiirlerimin.
Ondan yazdım ve göstermem gerekir herkese.
Çünkü başka bir şey yapamam.
Çiçek rengini nasıl gizleyemezse,
Nehir akışını nasıl gizleyemezse,
Ya da ağaç meyve vermesini.
İşte almış başını gidiyorlar, sanki bir arabayla
Ve elimde olmadan üzülüyorum,
Bir yerim ağrıyormuş gibi.
Kim bilir kim okuyacak onları?
Kim bilir kimlerin ellerine geçecekler?
Çiçek, yazgım gözler için koparmıştı beni.
Ağaç, ağızlar için toplanmıştı meyvelerim.
Nehir, sularımın yazgısıydı benim içimde kalmamak.
Boyun eğiyorum ve neredeyse mutlu
Hissediyorum kendimi
Neredeyse mutlu, üzgün olmaktan yorulmuş
Biri gibi.
Gidin, gidin benden!
Ağaç geçip gidiyor, doğa her yana saçıyor
Ondan kalanları
Çiçek soluyor, tozu sonsuza kadar kalıyor.
Nehir akıyor, denize ulaşıyor, sularında her zaman
Kendi suları.
Ben de geçip gidiyorum ve kalıyorum, Evren gibi.