Yedi Tepe denince
İnsan bin def’a değil
Bir def’a sevince;
Bir de Boğaziçi’nde
Düğümlenince;
İlkbahar yeniden filizlenir,
Yaşantısının derinliğinde.
Sevgili demek
İstanbul demektir,
İstanbul’la beraber
Bir de yeşil gözlerde erimek,
Cennete erişmektir..
Yedi Tepe’nin,
Kubbelerle kucaklaştığı
İstanbul’un,
Güzelliklerle dolup – taştığı
Bahçelerinde, sahillerinde,
Ve de her semtinde
Aşk saklıdır,
Renkler dalgındır;
Boğaziçi’nde unutulmayan da,
Buğulu bir sisli sabahdır..
Konaklarında yalılarında,
Şiir ve şarkılarında,
Sahiller, bahçeler boyu uzanan,
Sedirlerden cumbalara taşan,
Göğe – denize rengini veren
Mavi, masmavi anılar vardır,
Artık mevsim bahardır..
Işığın dilim dilim,
Sofalarda kırıldığı, parçalandığı,
Eski panjurların aralıkları dardır;
Boğaziçi’nde hüznün ağladığı
Ve sarardığı mevsim, Sonbahardır..
Sonbahar’da yitirirsiniz mavi’yi,
Boğaziçi, bağrına basar gri’yi;
Gökboşluğunca uzanan
Kurşunî kubbeler,
İstanbul’u avuçlarının arasına alan tepeler,
Hepsi de bu mevsimde,
Gri’ye boyanan,
Gri’ye doyan
Bulutlardan bir rüzgâr estirir;
Bu donuk tablo bile
Yaşantının en güzelini,
Kalbinizden sökerek,
Gözlerinizin önüne getirir..
Ankara yollarında,
İstanbul artık bir acı anıdır,
Önünüze cennet de çıksa
Yerini kedere bırakır.