Ben çoktan söyledim bunu, anlamadınız
Bir gün olur dedim, büyür bu dalga
Toprakta, ıssız dağ yollarında, güneşli kırlarda
Gaz lambasıyla aydınlanan mağaralarda
Yağmurda eriyen kerpiç, ot evlerde
Sevginin olduğu her yerde konuşulur bu dedim.
O çiyli sabahları düşünün, işte puslu dağlar
Aşağılarda bir şeyler… bir ırmak ağır akar
(ama durmadan, ama açar kendine yol, durmadan)
Çok var daha böyle ırmaklar yurdumda
Güneşin altın ışıklarıyla aydınlanan
Gölgesi kendinden büyük çınar ağaçları çok var.
Ben koşarken yorulan atları sevmem
(Bu topraklarda öyle atlar yoktur çoktaaan söyledim)
Ürken kuşları sevmem, tavşanları…
Gün ışırken yola düşen göçleri severim daha çok,
Çünkü göçmek yeniyedir, çünkü bir yerlere…
Çünkü “ağır ağır giden eller bizimdir.”