Bunları da Okuyun

    Sen Şah’ı Lokmana Benzersin Şiiri – Aşık İsmail Daimi

    29 Aralık 2021

    Dilbera Bendene Divane Dersin Şiiri – Aşık Ömer

    29 Aralık 2021

    Ayna Şiiri – Güven Turan

    29 Aralık 2021

    Sevdiğim Kadın Adları Gibi / 11 Şiiri – Akgün Akova

    29 Aralık 2021

    Temmuz, Yıllar Sonra Şiiri – Cevat Çapan

    29 Aralık 2021

    Boşluklu Yaşamak Şiiri – Erdem Bayazıt

    29 Aralık 2021

    Köprünün Geceleri Şiiri – Sabahattin Ali

    24 Mart 2022

    Havuz Şiiri – Ahmet Haşim

    10 Eylül 2025

    Her Şey Büyüyüp Şiiri – Rainer Maria Rilke

    29 Aralık 2021

    Ötme Turnam Ötme Şiiri – Pir Sultan Abdal

    29 Aralık 2021
    Facebook Twitter Instagram
    Facebook Twitter Instagram
    Şiirhane
    • Anasayfa
    • Dönemler
      • Cumhuriyet Dönemi
      • Yedi Meşaleciler
      • Fecr-i Ati Topluluğu
      • Garipçiler (1. Yeni)
      • Halk Edebiyatı
      • İkinci Yeniciler
      • Milli Edebiyat
      • Öz (Saf) Şiir Dönemi
      • Tanzimat Edebiyatı (1. Dönem)
      • Tanzimat Edebiyatı (2. Dönem)
      • Tekke ve Tasavvuf Edebiyatı
      • Toplumcu Gerçekçi Şiir Dönemi
      • Servet-i Fünun Edebiyatı
    • Yabancı Şairler
    • Rastgele Şiir
    • İletişim
    Şiirhane
    Anasayfa»Yabancı Şairler»Cesare Pavese»Yaşama Uğraşı Şiiri – Cesare Pavese

    Yaşama Uğraşı Şiiri – Cesare Pavese

    Cesare Pavese- Cesare Pavese
    Telegram VKontakte Facebook Twitter Pinterest LinkedIn Tumblr Email WhatsApp
    Paylaşın
    Facebook Twitter LinkedIn Pinterest Email

    Bir kadın eğer budalaysa, eninde sonunda bir insan yıkıntısı ile karşılaşır ve onu
    kurtarmaya çalışır. Kimi zaman da başarır bu işi. Ama bir kadın, eğer budala değilse,
    eninde sonunda akıllı, sağlıklı bir adam bulup onu yıkıntıya çevirir. Her zaman
    başarır bu işi.

    Kadınların her zaman “ölüm gibi acı”, kötülük yatağı, aldatıcı, sürtük ve “Dalila”
    oluşlarının temel nedeni sadece şudur: bir erkek, eğer hadım değilse, her kadınla
    kendini tatmin edebilir. Oysa kadınlar kolay kolay elde edemezler bu özgürlük
    veren mutluluğu; hiç değilse, her erkekle, çoğu zaman da sevdikleri erkekle ve
    özellikle onu sevdikleri için gerçekleştiremezler bu mutluluğu. Bunu bir kere
    tattılar mı da, başka bir şey düşünmezler ve bu zevk anına duydukları haklı özlem
    yüzünden hiçbir kötülüğü yapmaktan çekinmez duruma gelirler. Sürüklenirler buna.
    Hayatın temel trajedisi de budur. Çok çabuk tatmin olan bir erkeğin hiç doğmamış
    olması bile daha iyidir. İntiharı haklı kılacak bir eksiktir bu.

    Yanlışlar hep başlangıçla ilgilidir.
    Evlenmeye değer kadınlar bir erkeğin evlenecek kadar güvenemediği kadınlardır.

    Bu da korkunç bir şeydir: yaşama sanatı, sevdiklerimize onlarla birlikte olmaktan
    ne büyük bir zevk duyduğumuzu göstermekten başka birşey değildir; bunu başaramadık mı,
    bırakıp giderler bizi.

    Her kadın, sevdiği uzaklardayken dertleşebileceği birlikte boş saatlerini
    doldurabileceği bir erkek arkadaş arar; bu arkadaşın, uzaktaki adam için duyduğu sevgi
    üzerinde bir etkisi olmadığını söyler; erkek arkadaşı kadının uzaktakine olan sevgisiyle
    çatışabilecek bir şey istedi mi; kadın incinir; ama bu arkadaş daha çok acı çekmemek
    için sözlerini, bakışlarını denetlemeye, daha dikkatli davranmaya kalkıştı mı,
    kadın-herhangi bir kadın- adamın acı çekişini görebilmek için hemen onun üzerindeki
    çekiciliğini arttırır.

    …Sevdiğin kadın günlerinin ne kadar boş, dayanılmaz olduğunu sana söyleyebilir;
    şaşılacak olan, senin günlerinin nasıl geçtiğine hiç aldırmayışıdır.

    Bir kadın erkeğin isteğini nasıl uyandıracağını bilir, ama bu yeteneğinin farkına
    varılması onu büyük bir ürküntüye düşürür…

    Derdini söylemekle ona çare bulmanın aynı şey olmadığını anlamakla insan çocukluktan kurtulur.
    …Bir kadının seninle kalmasını, yalnız bunu istiyorsan, onu öyle bir duruma sok ki,
    başkalarının düşünceleri, kendi çevresinin duyduğu saygı ve kendi öz-çıkarı onun
    gitmesini engellesin. Sadece ona karşı duyduğu bağlılık ve içtenlikle bir kadını
    tutabileceğini sana erkek, budalanın tekidir…

    Bir kadının birkaç delikanlının yanındayken neden düşünceli, utangaç ve özür diler bir
    durumda olduğunu anlamak için, kendini aralarından birini seçmen için bekleyen beş altı
    orospunun arasındayken neler hissettiğini düşün.

    Bir kadın seni aldatmıyorsa, işine gelmediği için yapmıyordur bunu.

    Her lüksün ücretinin ödenmesi gerekir ve başta dünyaya gelmek olmak üzere her şey bir
    lükstür.

    İnsan nasıl ölümü düşünmeyebiliyorsa, kadınları da düşünmeden edebilir.

    Evlilik neden gençlikten olgunluğa doğru atılmış bir adım sayılır? Çünkü bu
    hareketimizle bize her zaman eş olacak, öbür kadınlarla aramızda duracak, kendini,
    bizimle özdeşleştirecek, onun dışında da kendimizden başka kimsenin arkadaşlığını
    aramıyacağımız toplumsal hayatımızın çevrili alanı olacak bir kadını bütün öbür
    kadınların arasından seçeriz de ondan. Ayık yaşamak için gerekli olan bir bencilliğin
    üzerine vurulan mühürdür evlilik…

    …Erkek olsa olsa, kötülüğün kölesidir; oysa kadın, cinsel ilişkiden sonra, bundan
    doğabilecek sonuçların kölesidir: bu konularda son derece becerikli davranmasının
    nedeni budur.

    İnsan bir kadını eninde sonunda başından atacağına göre, bunu bir an önce yapması
    daha iyidir.

    Bir insan acı çekiyorsa, başkaları bir sarhoşmuş gibi davranırlar ona; “hadi, kalk bakalım;
    yeter bu kadar; hadi işine; öyle değil, ha şöyle…

    Zeka gösterileriyle bir kadını elde edebileceğini sanmak kadar budalaca bir şey
    yoktur. Bu konularda zeka güzellikle yarışamaz; çünkü güzelliğin cinsel heyecan
    uyandırmasına karşılık, zeka böyle bir şey yapamaz.

    İnsan bu tutumla, ancak zeka yetki, zenginlik ve ün elde etmenin bir aracı olarak
    göründüğü zaman bir kadını elde edebilir; çünkü bu durumda kadın sözü edilen
    olanaklardan yararlanacağını bilir. Ama zeka kendi başına, kişisel hiçbir yanı
    olmayan büyük bir makina gibi, her kadını kayıtsız bırakır. Unutmaman gereken bir
    gerçek.

    …Kadınların köklü ve kesin bir kayıtsızlıkları vardır şiire karşı. Bu bakımdan
    “eylemci” insanlara benzerler-bütün kadınlar “eylemcidir” aslında. Gençken, kurnazca
    bir nedenle şiire ilgi duyarmış gibi görünürler: şiir, kadınların gerçek saydıkları
    her şeyin kökünde yatan bir coşkunluktan, Bakhos ayinlerine özgü bir coşkunluktan
    doğar. Kadınlar, toy ve özentili oldukları zamanlarda bile, hayatla karşı karşıya
    geldikleri zaman içlerinde uyanan o gerçek ve etkin duyguyla başka bir duyguyu hiçbir
    zaman birbirine karıştırmazlar…

    Bir kadın, bir erkeğin kendisini gece-gündüz düşünmesinden hoşlanmaz, çünkü kendisi
    her an o erkeği düşünmemektedir.

    Bir erkeği bir çocuktan ayıran özellik bir kadın üzerinde üstünlük kurmayı bilmesidir.
    Bir kadını bir çocuktan ayıran özellik ise, bir erkeği nasıl sömüreceğini bilmesi…

    Hiçbir kadın para için evlenmez; bütün kadınlar bir milyonerle evlenmeden önce, ona
    aşık olacak kadar kurnazdır.

    Kadınlar için tarih yoktur. Murasaki, Sapho, Madame Lafayette birbirlerinin çağdaşı
    olabilirlerdi. Oysa moda diye bir şey var kadınlar için. Acaba bildikleri bir hile mi,
    yoksa akıl almaz bir yetenek mi, onların böyle tıpatıp modanın gereklerine uygun bir
    görünüşle karşımıza çıkmalarını sağlayan?

    Sana gelmek için bir başka adamı bırakıp kaçan kadın, bir başkası için de seni bırakıp
    kaçacaktır. Seni büyülemek için ne yapıyorsa, senin yerine bir başkasını büyülemek için
    de yapacaktır.

    Seni yüzüstü bırakan kadınlara karşı sen ne duyuyorsan, sevdiğin kadınlar da sana aynı
    şeyi duyuyorlar.

    Senin düşmanından başkalarının öç almaları kadar tatlı bir öç alma duygusu yoktur.
    Üstelik, bunun sana iyi yürekli insan rolünü vermesi gibi bir yararı da vardır.

    Yaşama sanatı,yalanlara inanmayı bilme sanatıdır. Bunun korkunç yanı,doğrunun ne olduğunu bilmememize karşın,bir yalanın yalan olduğunu hala anlayabilmemizdir.

    Kaderin sana attığı bu son tekmeden çıkaracağın acı dersde, iki yıl süren iç hesaplaşmanla hiçbir şeyi değiştirmiş ya da düzeltmiş olmamandır.

    Cesare Pavese şiirleri Yaşama Uğraşı Şiiri - Cesare Pavese Yaşama Uğraşı Şiiri - Cesare Pavese şiiri
    Paylaşın Telegram VKontakte Facebook Twitter Tumblr WhatsApp

    Yazarın Diğer Şiirleri

    Yalnızım Şiiri – Cesare Pavese

    Gece Hazları Şiiri – Cesare Pavese

    Gelecek Ölüm-Gözleri Gözlerin Olacak Şiiri – Cesare Pavese

    Baba Olmak Şiiri – Cesare Pavese

    Alışkanlıklar Şiiri – Cesare Pavese

    Deola’nın Düşleri Şiiri – Cesare Pavese

    Bunları da Okuyun

    Sensiz Şiiri – Özdemir Asaf

    29 Aralık 2021

    Deniz Ufkunda Şiiri – Ahmet Hamdi Tanpınar

    29 Aralık 2021

    Düşüngü Şiiri – Özdemir Asaf

    29 Aralık 2021

    Su Düşü Şiiri – Arif Ay

    29 Aralık 2021
    Bizi Takip Edin
    • Facebook
    • Twitter
    • Instagram
    Çok Okunanlar
    Ali Cengizkan

    Yürümek Şiiri – Ali Cengizkan

    Ali Cengizkan

    Aşk da gelir peşimize, biz yürüyüp gideriz Kumsalın en ince yerlerine basarakÇünkü hep eklemlerdedir işimiz:…

    Tazelendi Alem Nevbahar Oldu Şiiri – Gevheri

    29 Aralık 2021

    Kim Neye Güvenir Şiiri – Mahzuni Şerif

    29 Aralık 2021

    Sabahtan Cemalin Seyran Eyledim 4 Şiiri – Pir Sultan Abdal

    29 Aralık 2021
    Hakkımızda
    Hakkımızda

    Şiirsiz kalmayın!

    İletişim: [email protected]

    Şiirler

    Bir Sabah Tanıdık Bir Şehre Girerken Şiiri – Ataol Behramoğlu

    21 Mart 2022

    Dönüyor Mevsim Şiiri – Ahmet Oktay

    21 Mart 2022

    Sıcak Nal Şiiri – Cemal Süreya

    29 Aralık 2021
    Etiketler
    Necip Fazıl Kısakürek şiirleri Aziz Mahmud Hüdayi şiirleri Ahmet Selçuk İlkan şiirleri Karacaoğlan şiirleri Pir Sultan Abdal şiirleri Abdurrahim Karakoç şiirleri Agah şiirleri Ruhsati şiirleri
    Facebook Twitter Instagram
    • Anasayfa
    • İletişim
    © 2025 Şiirhane.
    Tüm hakları edebiyatın birbirinden kıymetli şairlerine aittir.

    Aradığınız şair veya şiirden birkaç kelime yazın.