kuşlar yine göç etti! der gibi titriyor sesin
camları kırmadan önce bir kerecik ölelim
sarılsak ne olur sanki eflatun bir bilmeceye
isteyen sorular sorsun, isteyen kısa çöpü
çeksin biz aniden geliriz kendimize
kıldan kaleler yaparız sevişmeden az önce
eski yalanlar bitti! şık bir cinayet bile
güldürmeye yetmiyor, ışıklar kararınca
bir yarasa ağır ağır kanatıyor geceyi
öpmeye doyamadım elbet dudaklar yetmez
meşeler, ipler, elektrik direkleri…
kuşlar geri geliyor! der gibi telaşlı sesin
sanki kısık bir pikabın iğnesisin
hem davul solo, hem saksofon, hem keman
çarmıhına yaslanıp hayaller kuran
pejmürde pir peygamber kadar sahisin
ruhumdaki deliklere tütün bastım, kanayan
gözlerim kaldı yalnız, aynı anda boşalalım
sular seller gibi dönsün çevremizde dünya
hızlı dönsün, yavaş dönsün, dursun bazen
artık nasıl yazarsa talih kitaplarında
nasıl sızarsa içinize bu küflü hüzün
nasıl çekip giderse bir kadın kendi sabahından
aşk olsun ona! ha deyince olmuyor ama
tül perdeyi çeken bir el kadar narin
tetiğe dokunurken titreyen parmak kadar
ne bileyim bir saç fırçasının kalabalığa
alışması kadar, hepsi bu kadar
bu kadar.