Durun! .. Dinleyin gökte vurulan son çığlığı,
Düşünün! ..Kaçıncı kez kırıldı defne dalı?
Kaçıncı kez kanadı şu güvercin kanadı?
Duyun bu sesi artık “biz insanız” diyenler…
Dökemez kelimeye bu en rezil vahşeti
Dipçik ve postallarla parçalanan ağızlar…
Sustu katledilirken onca karayağızlar.
Yürekler çöllerden daha mı kurak?
Dur dünya, dur dünya! Irak son durak…
*
Bu cehennemde zaman İblis’in boynunda haç.
Her lahza bir bombayla tutuşurken ufuklar,
Şehid edildi seher, nicedir tanyeri yok.
Bu dinsiz musibetin rüzgârı Keşişleme;
Lügatlerde adı yok, tarihte benzeri yok…
Dur ey İblis ruhlu soysuz zebani,
Dur ey alev dilli kör gulyabani;
Sıktığın körpecik boğazı bırak!
Dur dünya, dur dünya! Irak son durak…
*
Parçalanan her çocuk yüreğiyle birlikte
Parçalandı burada zamanın zembereği…
Çöktü küfrün çığıyla vakitlerin direği;
Gayrı burada günler yirmi dört saat değil…
Can atıyor ölüme bu Arasat’ta canlar,
Ölümler ölüm değil, hayatlar hayat değil…
Ya Hasan, o doğduğun Basra bir harabedir,
Ey Cüneyd, eyvah ola, Bağdat o Bağdat değil…
Ey şehid kanadıyla göğe yükselen toprak,
Mevlâ’ya arz et hâlin, özge bir medârın yok…
Ey bedeninde dokuz kurşun taşıyan bebek;
Uç cennete, nasılsa burada mezarın yok…
Bu kan içicilere ad yok insan dilinde;
Haccâc-ı Zâlim bile uygun bir sıfat değil…
Şeytan bile vazgeçer ölüden, kurşun sıkmaz;
Ceset yiyen çakallar bu kadar rahat değil…
Hangi semâvî dinde cevâz var bu vahşete?
Bu yolda rehberleri İblis’in kitabıdır;
Vallahi Kur’an değil, İncil ve Tevrat değil…
Felluce feryadını duymuyorsa bir insan;
Efsel-i sâfilindedir, eşref-i mahlûkat değil…
Urfa’nın bağrı yanar, Mardin Musul’a bakar;
Birleşir Şattü’l-Arap, varır Basra’ya akar;
Kanlı göz yaşımızdır, Dicle ve Fırat değil…
Şeytanın şenliği var her şerde, her belâda,
Küfrün kasırgasıdır uluyan Kerbelâ’da;
Kudurmuş Sam yelidir, meltem ve imbat değil…
Kerkük’ten ciğer söken bir hoyrat yükseliyor;
“Daldalanım, daldalanım, dalım yok daldalanım
Bir daldaya sığındım, el koymaz daldalanım…
Türk’ü, Kürd’ü, Arab’ı tek binanın daşıdır,
Ezânlar Muhammedî, hepsi din gardaşıdır.
Özümü düşman ettin ey İblis mene garşı,
Âlem seyirci durur bu degirmene garşı.
Sünnî ve Şiî Arap hânesin ettin harap,
Kılıç gibi salladın Kürd’ü Türkmen’e garşı…”
Dal boylu yiğitlerin feryâdıdır bu türkü;
Hançerdir hançerede, bildiğin hoyrat değil…
Uyan! .. Kıyameti üfleyen Sûr’um.
Dur dünya! .. Bu yolun sonu uçurum…
Alınsın İblis’in elinden orak;
Dur dünya, dur dünya! Irak son durak…
*
Siz ey kanadı kanlı nûr tüylü güvercinler,
Sizler ey kurşun yiyen, alev içen çocuklar;
Körpe yüreğinizde küfrün kurşunlarını,
Mübarek kanınızla yıkayıp arındırın…
Ey kanatları kırık küçücük Ebâbiller;
Çıkın arşa, zâlime gök taşları yağdırın! ..
Oradan sizleri birer-ikişer
Cennet-i Âlâ’ya götürecektir
Allah Resûlü’nün bindiği Burak…
Dur dünya! .. Dur Dünya! ..Irak son durak…