Onlar ki gönlümüze bağlar dillerimizi
İnleten onlardır hep gönül tellerimizi
Onlar ki bir nağmeyi süzdüler bin târiften
Melekler meşkeylemiş sanki Hacı Ârif’ten
Onlar ki erbâbıydı hem hüznün hem de ney’in
Gülzâra bahar gelir sesinde Şevki Bey’in
Onlar ki bin nağmeyi verirlerdi bir seste
Bin bahçeden derlenmiş deste idi her beste
Onlar ki Itrî idi Tamburî Cemil idi
Söyleten gönülse de söyleyenler dil idi
Onlar ki Kaynak’tılar onlar ki Pınar’dılar
Yesâri Âsım gibi asırlık çınardılar
Nağmeler kutsallaşır sevdâ gibi din gibi,
Varsa mızrabı telde Münir Nureddin gibi
Onlar ki dilimizde suskun zaman sesinde
Onlar ki gönüllerde esen keman sesinde
*
Musıki sarmaşığı bu güne dallar atmış
Yüce Mevlâ besteyi bestekârla yaratmış
Dün Hammamizâdeyse bugün Tokatlıoğlu
Bugün sanat çınarı dünkünden daha ulu
Sevenler gözyaşınca akıtır gözden sesi,
Akşamın hüznü ile dinleyen Özdenses’i
Ansızın bülbül gibi konar kalbe yavaşça
Uçup “Boğaziçi”nden Alaaddin Yavaşça
Avni Anıl’ın tarzı nabızla eş gibidir
Sevdânın seher yeli Âmir Ateş gibidir
Adı geçmeyenlerin gönlümüzde adları,
Siz ey ses mimarları musıki üstâdları
N’olur esirgemeyin bu mutluluğu bizden
Ses verin gönlümüze gönül tellerinizden