Gene duman oldu köylünün hâli,
Kart beygir ahıra sığmıyor Hasan.
Çayırı çok yemiş, kırdı yuları,
Nalları toprağa değmiyor Hasan.
Arpa türküsünü eyledi ezber,
Tehdit makamında döktürür gezer.
Truva’nın tahta atına benzer,
Zincirler boynunu eğmiyor, Hasan.
Şaha kalkar, çifte sallar ha bire..
Yediden yetmişe boyandık kire.
Mübarek bulutlar döndü demire,
Hayırlı bir rahmet yağmıyor Hasan.
At aklı kabarır baktıkça yeme;
Yanaşmıyor gavat eyere, geme..
Umutlar tavana asıldı gene,
Beklenilen güneş doğmuyor Hasan.
Değişmedi hâlâ çıbanın başı;
Yitirdik öfkeden ekmeği, aşı..
Zamanında dökülmeyen gözyaşı,
Zalimin zulmünü boğmuyor Hasan.
(Vur Emri)