I
Soyunmam gerekti çırılçıplak
Hücreme girmeden önce
Ve hangi ses ötüyor Guillaume
Sana ne oldu diye
Mezardan çıkacağı yerde
İçine giriyor Lazar
Elveda elveda şarkılı türkülü oyun
Ey benim yıllarım ey genç kızlar
II
Hayır hissetmiyorum kendimi artık
Bu yerde
Hem ben on beş numarayım
On birincide
Camlardan camların içinden
Güneş süzülüyor
Işınları benim kafiyelerimde
Maskaralık ediyor
Ve dans ediyorlar kağıt üzerinde
Dinliyorum işte
İçlerinden birini tavana vuran
Ayağı ile
III
Her sabah yürüyüşe çıkıyorum
Kapana düşmüş bir ayı gibi
Dönüyor dönüyor hep dönüyoruz
Gökyüzü bir zincir kadar mavi
Her sabah yürüyüşe çıkıyorum
Kapana düşmüş bir ayı gibi
Çeşmeyi de açmışlar işte
Bitişikteki hücrede
Gardiyan bir gitsin bir gelsin
Şıngırdayan anahtarları ile
Çeşmeyi de açmışlar işte
Bitişikteki hücrede
IV
Nasıl da sıkılıyorum bu çıplak ve rengi atmış
Duvarların arasında
Kağıt üzerinde küçücük adımlarıyla bir sinek dolaşıyor
Eğri büğrü satırlarımda
N’olacak benim halim ey acımı bile Tanrı
O acıyı veren sensin bana
Pınarları kurumuş gözüme şu solgun halime acı
Yere çakılmış sandalyemin gıcırtısına
Ve hapishanede çarpan bütün zavallı yüreklere
Bana eşlik eden aşka
Şu kaçıp giden aklıma acı daha çok
Ve onu saran umutsuzluğa
V
Saatler ağır ağır geçsin
Geçişi gibi bir cenazenin
Özleyeceksin ağladığın saati
Çok çabuk geçtiği için
Geçişi gibi tüm saatlerin
VI
Kentin gürültüsünü dinliyorum
Ve ufku olmayan bir hükümlü gibi
Sadece düşman bir gökyüzü görüyorum
Bir de çıplak duvarları hücremdeki
Gün bitmek üzere işte
Bir lamba yandı hapishanede
Ey sevgili akıl güzelaydınlık
Bak yapayalnızız hücremde