Kabrüm üstinde olup her sebze gûyâ bir zebân
Ehl-i derde hâl diliyle ider hâlüm beyân
Ben şehîd-i tîg-i ‘ışk oldıguma şâhid yeter
Lâleler kanlu kefenlerle mezârumda ‘ıyân
Dostlar sûsen degüldür kabrüm üzre görinen
Sîneme hançerler urmışdur sipihr-i bî-emân
Çıkdı yakdı sînemün sûz-ı giyâhı kabrümi
Yoksa itmez kabr-i ‘uşşâka zarar bâd-ı hazân
Bir du’â eyle yolun düşerse ey ‘Îsâ-nefes
Dâg-ı hasretdür mezârumda olan yir yir nişân
Zâhir olup mu’ciz-i ‘Îsâ bulur cân mürdeler
Ol kıyâmet serv-kâmet olsa bu suya revân
Kangı gülşenden güzer ide diyü sen serv-kad
Kabrümün nergisleri etrâfa olmış dîde-bân
Hâşeli’llâh kim gam-ı ‘ışkun ile cân viren ola
Belki ey ‘Îsâ-dehen bulur hayât-ı câvidân
Şâddur rûhı mekânı şübhesiz firdevsdür
Yoluna ‘Âşık çü kurbân eyledi rûh itdi revân