Bahçemizde bir cümleydiniz bahar hanım, kalbinize
bir bulut gibi girerdim, bilirsiniz aşk hep kaybederdi
bir melekle yer değiştirirdi ruhumuzun iç kanaması,
heves hiç uyumazdı rüyalarımızda, durmadan bir mer-
mer daha kopardı şuramızdan, dağılan bir mürekkebin
lezzetiydiniz, mektuplarınızla boşluğunuz arasında
gümüş tüyler dökülür, masanızda kimseye gönderile-
meyen yoksul bir şiirin çocukluğu dururdu!
Sizin meleğinizi hiç üzmedim bahar hanım, kelimelerin
gurbetinden geçiyoruz, şiir hep genç ve yetim bir şey
değil midir bahar hanım, çilek sizi mırıldanıyor, herkes
kendisini kiraz sanıyor, sanıyorum sizin adresiniz de
kendisini bir mektup sanıyor, dili tutuluyor yazların
siz yazları terkedeli kaç yaz geçti allahaşkına!
Bahar hanım, bahar hanım, siz sonbaharın gövdesine
bir kere yayılın, tatlı bir kahve söyleyin kendinize
Hafız’dan, Erol Bey’den, Dede Efendi’den, efendime
söyleyeyim, hüzzamlar dinleyin, çünkü elleriniz ormanda
çalışanların feneri, pusulası gemicilerin, elleriniz güneş
burkulması, bakın kalbinizi saymıyorum, o hep bir
ay tutulması!
İyiliğin sokakları dar, suluboya bir haziran bekliyor
kapımızda, akşamlar hiç susmuyor, dünyanın sayfaları
gibi her gün hayata açılıyorsunuz, yağmurunuz herkese
yağmıyor, kuşlar kadar yalnız ve garip uçmaktasınız!
Bana suyunuzu ve nefesinizi bırakıp neden gittiniz
Bahar Hanım, bahar hanım, keşke bir hayal olsaydınız!