eğik vücuduma abanarak
haçımı kendim taşıyorum
dağ taş demir dolu
sis basıyor
kazaklar balalayka çalıyor
katırtırnağı çiçekleri
sapsarı açılmışlar
az tepelerde
yumuşaklığı yaşamın
güllerle kolladım
bir içine
pembe atıyordu mehtap
labirentlerin aralarından
seslerin sessiz yırtık
ölümlü köşebentlerindeki
anlamlı gölge
nerden geliyor ellerime
sıcak canlı
divan şiiri
sünnet düğünleri
çubukluda
ortada
hokkabazlar gözüktü
açık perdeleri
ziller köçekçe
tefler koyu gürültüler
ud kanun sesleri
koyu sağır ses düzeni
pırpırlı zamandan
cımbızlarla çekilirken
martılar hep üstünde dönen
büyükdere şirket-i hayriye
vapurlar üstlerini kar bastı
saat rakkaslarının defterinden
sürülüp gidiyorken bisikletler
boğaziçi yağmur kokuyor
yine incecik yüzü
umut pardösüsünü çıkardı
ne güzel gece
orfoz var
dalgın durgun kürekleri
nadastan kurtarılmış tarlası
ponponlu alacağım denize
iri terlikleri olacak
üzerleri kadın kokulu
parlak kara noktaları olan