Bunları da Okuyun

    Hüznün Son Masalı Şiiri – Ferman Karaçam

    29 Aralık 2021

    La’lüne Hattuna Hatt Reyhânı Yazmışdur Temam Şiiri – Aşık Çelebi

    29 Aralık 2021

    Dîvân-ı İlâhîyât 193 Şiiri – Aziz Mahmud Hüdayi

    29 Aralık 2021

    Söylesem Söyleyebilsem Ah Derdimi Şiiri – Victor Hugo

    29 Aralık 2021

    Buyur Gönül Haneme Şiiri – Uğur Işılak

    29 Aralık 2021

    Caz Çiçeği Şiiri – Akgün Akova

    29 Aralık 2021

    Vur da Öyle Git Şiiri – Cemal Safi

    19 Ağustos 2025

    Hayatın Çağları Şiiri – Friedrich Hölderlin

    29 Aralık 2021

    Seherde Uğradım Ben Bir Güzele Şiiri – Ercişli Emrah

    29 Aralık 2021

    Uzak Işıklar Şiiri – Ümit Yaşar Oğuzcan

    28 Aralık 2021
    Facebook Twitter Instagram
    Facebook Twitter Instagram
    Şiirhane
    • Anasayfa
    • Dönemler
      • Cumhuriyet Dönemi
      • Yedi Meşaleciler
      • Fecr-i Ati Topluluğu
      • Garipçiler (1. Yeni)
      • Halk Edebiyatı
      • İkinci Yeniciler
      • Milli Edebiyat
      • Öz (Saf) Şiir Dönemi
      • Tanzimat Edebiyatı (1. Dönem)
      • Tanzimat Edebiyatı (2. Dönem)
      • Tekke ve Tasavvuf Edebiyatı
      • Toplumcu Gerçekçi Şiir Dönemi
      • Servet-i Fünun Edebiyatı
    • Yabancı Şairler
    • Rastgele Şiir
    • İletişim
    Şiirhane
    Anasayfa»Yabancı Şairler»Blaise Cendrars»Sibirya Expresi Ve Fransalı Küçük Jeanne İçin Düzyazı’dan Şiiri – Blaise Cendrars

    Sibirya Expresi Ve Fransalı Küçük Jeanne İçin Düzyazı’dan Şiiri – Blaise Cendrars

    Blaise Cendrars- Blaise Cendrars
    Telegram VKontakte Facebook Twitter Pinterest LinkedIn Tumblr Email WhatsApp
    Paylaşın
    Facebook Twitter LinkedIn Pinterest Email

    Daha ilk gençliğimi sürüyordum o zamanlar ben
    On altısında var yoktum pek bir şey de anımsamıyordum nicedir
    çocukluğumdaki günlerden
    On altı bir konak uzaktaydım doğduğum yerden
    Moskova’da bin üç çan ve yedi gar kentindeydim
    Ama yedi garı da görmüyordu gözüm bin üç çanı da
    İlk gençliğim o sıralar öyle coşkulu öyle delifişekti ki
    Yüreğim ikide bir tutuşuyordu Efes tapınağı gibi ya da
    Moskova’nın Kızıl Alan’ı gibi
    Güneş batınca.
    Ve eski yolları aydınlatıyordu gözlerim.
    Çok da kötü ozandım daha
    İşin sonuna dek varamıyordum.

    Kremlin bir kocaman Tatar çöreği gibiydi
    Altın kırıntılı
    Apak katedrallerin büyük büyük bademleriyle
    Ballı altınıyla çanların…
    Novgorod öyküsünü okuyordu bana yaşlı bir keşiş
    Susuzdum
    Ve çözmeye çalışıyordum köşemsi biçimleri
    Derken, birdenbire, alanda güvercinleri havalanıyordu Kutsal
    Ruh’un
    Ellerim de havalanıyordu albatros gürültüleriyle
    Ve bunlar aklımda kalan son izleriydi son günün
    En son yolculuğun
    Ve denizin

    Çok kötü bir ozandım gene de.
    İşin sonuna dek varamıyordum.
    Açtım
    Ve bütün günleri bütün kadınları kahvelerde bütün bardakları
    Birer birer içip kırmak isterdim
    Bütün vitrinleri de bütün sokakları da
    Bozuk kaldırımlar üstünde fırıl fırıl dönen bütün araba
    tekerleklerini de
    Bir demir fırınına daldırmak isterdim
    Ve bütün kemikleri un ufak etmek
    Bütün dilleri koparmak
    Ve beni çılgına döndüren giysileri altındaki bütün o büyük,
    yadırgı, çıplak gövdeleri eritmek…
    Gelişini seziyordum Rus devriminin büyük, kızıl İsa’sının…
    Ve tıpkı kor gibi açılan
    Pis bir yaraydı güneş.

    Daha ilk gençliğimi sürüyordum o zamanlar ben
    On altısında var yoktum hiçbir şey de anımsamıyorum nicedir
    dünyaya gelişimden
    Alevlerle beslenmek istediğim Moskova’daydım
    Ama ne gözlerimi donatan garlar ne kuleler yetiyordu bana
    Sibirya’da top gürlüyordu, savaş vardı
    Açlık soğuk veba kolera vardı
    Çamurlu suları milyonlarca cesedi sürüklemekteydi Amur’un
    Kalktığını görüyordum bütün son trenlerin bütün garlarda
    Artık kimse yola çıkamıyordu çünkü bilet verilmiyordu kimseye
    Giden askerlerse hep kalmak isterdi…
    Novgorod öyküsünü okuyordu bana yaşlı bir keşiş.

    Ben, hiçbir yere gitmek istemeyen kötü ozan, her yere
    gidebiliyordum gene de.
    Satıcıların bile oldukça parası vardı
    Denemeye gitmek için zengin olmayı.
    Trenleri sabahtan kalkıyordu her cuma günü.
    Çok ölü var deniyordu.
    Kimi guguklu Kara-Orman saatleri götürüyordu yüz sandık da
    çalarsaat
    Kimi şapka kutuları, yuvaklar ve bir takım Sheffield açacağı
    Kimi de konserve kutuları ve zeytinyağlı sardalyeler dolu Malmo
    tabutları
    Bir de çok kadın vardı
    Kiralık bacak araları tabut olmaya da yarayabilen
    Kadınlar
    Hepsi de vesikalıydı
    Çok ölü var deniyordu oralarda
    İndirimli fiyatlarla yolculuk ediyorlardı
    Hepsinin de hesabı carisi vardı bankada.

    Derken, bir Cuma sabahı, benim de geldi sıram
    Aralık ayındaydık
    Kharbin’e giden gezgin bir kuyumcuya eşlik etmek için yola
    çıktım bende
    Ekspreste iki yerimiz otuz dört sandık da Pforzheim mücevherimiz
    vardı
    Alman işporta malı “Made in Germany”
    Bana gıcır gıcır giysiler almıştı ve trene binerken, bir düğmemi
    yitirmiştim
    -Anımsıyorum, anımsıyorum, bunu sonra sık sık düşündüm-
    Sandıkların üzerinde yatıyordum bir de bana verdiği nikelajlı
    brovnikle oynayabildiğim için diyecek yoktu keyfime.

    (…)

    Çeviren: Sait MADEN

    Blaise Cendrars şiirleri Sibirya Expresi Ve Fransalı Küçük Jeanne İçin Düzyazı'dan Şiiri - Blaise Cendrars Sibirya Expresi Ve Fransalı Küçük Jeanne İçin Düzyazı'dan Şiiri - Blaise Cendrars şiiri
    Paylaşın Telegram VKontakte Facebook Twitter Tumblr WhatsApp

    Yazarın Diğer Şiirleri

    Bombay Ekspresi Şiiri – Blaise Cendrars

    Beş Bucakta Şiiri – Blaise Cendrars

    Annemin Karnında Şiiri – Blaise Cendrars

    Yazmak Şiiri – Blaise Cendrars

    Adalar Şiiri – Blaise Cendrars

    Trestle-work Şiiri – Blaise Cendrars

    Bunları da Okuyun

    Bengal Şiiri – Akgün Akova

    29 Aralık 2021

    Mehtapçı Şiiri – Akgün Akova

    29 Aralık 2021

    Peyzaj Şiiri – Özdemir Asaf

    29 Aralık 2021

    Bilsem Şiiri – Adnan Azar

    29 Aralık 2021
    Bizi Takip Edin
    • Facebook
    • Twitter
    • Instagram
    Çok Okunanlar
    Necip Fazıl Kısakürek

    Su 5 Şiiri – Necip Fazıl Kısakürek

    Necip Fazıl Kısakürek

    Kâh susar, kâh çırpınır, kâh ürperir, kâh çağlar; Su, eşyayı kemiren küfe ve pasa ağlar.

    Koşma Şiiri – Ali Püsküllüoğlu

    29 Aralık 2021

    Yar Elinden Ben Bir Dolu İçmişim Şiiri – Karacaoğlan

    29 Aralık 2021

    Gelmez Misin? Şiiri – Ahmet Selçuk İlkan

    28 Aralık 2021
    Hakkımızda
    Hakkımızda

    Şiirsiz kalmayın!

    İletişim: [email protected]

    Şiirler

    Toprak Olmaz Bende Tenden Başkası Şiiri – Ümit Yaşar Oğuzcan

    28 Aralık 2021

    Her Şeb Ruhun Gibi Bize Bir Vech İle Togar Şiiri – Aşık Çelebi

    29 Aralık 2021

    Beyaz Peugeot Şiiri – Ahmet Güntan

    29 Aralık 2021
    Etiketler
    Ahmet Selçuk İlkan şiirleri Agah şiirleri Ruhsati şiirleri Abdurrahim Karakoç şiirleri Necip Fazıl Kısakürek şiirleri Pir Sultan Abdal şiirleri Karacaoğlan şiirleri Aziz Mahmud Hüdayi şiirleri
    Facebook Twitter Instagram
    • Anasayfa
    • İletişim
    © 2025 Şiirhane.
    Tüm hakları edebiyatın birbirinden kıymetli şairlerine aittir.

    Aradığınız şair veya şiirden birkaç kelime yazın.