Alesta
Hadi kalbine bir kurşun daha sık, yekin
Bir yanda dürülü dururken mektupların
Ihlamurlar altına kan düşülü suretler
Eline al kan fışkıran yüreğini, iri bir bomba olsun
Umutsuzluğu tahrib eden, yılgınlığı tarümar
Kan basan gazeteleri unutma
Böyle hazin akşam vakitlerinde bir başına
Bir kıyıda münzevi kalma
Göğsünü acılara bastır. Alanlardan geçir yüreğini
Çepeçevre taranıyoruz ve söylüyorum yine de
Bizim ateş hattına sokulabilecek bir yüreğimiz vardır
Çapraz taransa, bombalanmış olsa dahi
Dinamitlense, kundak da sokulsa bir gece yangınında
Diri bir yürek ve asla imha olmayan
Kitapla, yürekle beslenen, dölgücüyle
alınteri ve bakır tellerle beslenen
eski takvim yapraklarıyla beslenen, attığımız çentiklerle –
Burdan biliriz ki her şafak bizden yanadır
Tabiî bir cephe daha alınmışsa, kundaklanmışsa zulmün kal’ası
Gece boş durulmamış, salınmışsa fitiller düşmanın otağına
O zaman söylenir rahatça:
Şafak bizden yanadır, gün bizim olacaktır.
Hadi öyleyse verilsin künyen hayatın balçığına
Beynin kitaplarda meşgulken yüreğin yaşayadursun.
Sonra aynı örste çekiçlenmeli bunlar kıvılcımlarla
Birkıvam olmalı güne ve kavgaya hazır.
Hadi öyleyse kendini hayata sal
Kan içinde yüreğin zaten
Gözlerin dağlarda kaldı gitti
Gövdenin yarısı kırlarda
Vaktidir buraya dönmenin
Umutsuzluğu umuda
Zaferlere verip yılgınlığı
Dumanlı şantiye meydanları tornacılar arasından
Her solgun yüze bir ırmak boşaltmanın vaktidir.
Vaktidir artık, duvardan insin sazımız
Ufku tutsun türküler, oyun havaları
Falçatan su gibi aksın kuşağından
Dağlı havaların oyduğu pütürlü avcun
Buzlu sularla yıkansın
Bir çentik daha atılsın zulmün faturasına
Silâhın
Kaçaktır
Katıdır, soğuktur kül mavi çeliği
Nakışlıdır
Kinimiz oyuludur
Kan vurmuştur
Hıncımız, öfkemiz kaydolmuştur ceviz kabzasına
Zıpkın gibi
Dal gibi
Eğik bir fidan gibi
Hadi,
Yakanda bir karanfil gibi dursun kavgan
Ama göğsünü tokmaklamayı unutma sakın
Varsın kara güller patlasın terli alnında
Dağyanığı yüzüne vurup acılar serpsin
Kurt havasıdır –
Yağan kar altında usulca beklesin silâhın.