”Kendilerini hep ”çok” bizi hep ”yok” saydılar.
Ve sonra kuyruklu bir yıldız gibi kaydılar, kayboldular…”
Doğrudur
Bu hayattan
Bu dünyadan
Ezginliğim
Bezginliğim
Doğrudur!
Doğrudur
Bu üç günlük sevdalara
Sözüm ona yılın aşklarına
Böylesine yalanlara dolanlara
Önümüzde olanlara
Arkamızdan çalanlara
Bizi böyle yakanlara
O kör gözle bakanlara
Melek yüzlü yılanlara
Nefretim
Doğrudur!
Doğrudur
Vur patlasın çal oynasın gecelere
Gözyaşımıza gülenlere
Kalbini cebinde unutup gezenlere
Bu vurdum duymazlara
Bu şiirsiz şarkılara
Bu asrın hatası bestelere güftelere
Kendisinden başkasına yar olmayan şairlere
Böylesine yazanlara çizenlere
Cümle uyur gezerlere
Hayretim
Doğrudur!
Bu nasıl bir tiyatro
Bu nasıl bir komedi
Kim dedi? Ne dedi? Nasıl dedi?
Kim kimi havuza itti
Kim kimi bir çıtır için terketti
Tutturmuş gidiyor
Bir ele vole – güle vole – tele vole
Oysa kalemizde hep çile vole
Bu ne hazin bir gerçek
Bu nasıl bir ateşten gömlek
Baştan başa acı
Baştan başa yabancı
Kendi yurdumda gurbetim
Doğrudur!
Ah benim dolar yeşili gözlüm
Ah benim gece kuşum
Ah benim rüzgar gülüm
Seni de şiirlerim gibi
Parça parça kopardılar benden
Ne sana
Ne bana
Ne de uykusuz gecelerime acımadılar
İşte bu yüzden
Bu yüz karası günlere
Bu kendi ellerimizle yazdığımız kadere
Cinnetim
Doğrudur!
işte o gün-bugündür
Kadın gibi kadına
Adam gibi adama
Hasretim
Doğrudur!