Zâr ağladı eyle kim hem ol dem
Âhı ünine yığıldı âlem
El cem‘ olup etdiler nezâre
Mecnûn-ı siyâh-rûzgâra
Kabr üstine gördiler yıhılmış
Cânâneye cân nisâr kılmış
Ahvâline ağlayup serâser
Defn etmeğin etdiler mukarrer
Gasl eyleyüben ten-i nizârın
Dildârıun açdılar mezârın
Koydılar anı hem ol mezâra
Gam-nâk yetişdi gam-güsâra
Rûh oldı felekde rûha hem-râz
Ten oldı ten ile yerde dem-sâz
Ref‘ oldı teallukât-ı hâil
Matlûbına tâlib oldı vâsıl
Bir bezm iki şâha mahfil oldı
Bir burc iki mâha menzil oldı
Kabr üstine koydılar nişâne
Fâş oldı bu mâcerâ cihâna
Tavfında kılup murâd hâsıl
Ol kabre halâyık oldı mâil
Geçdükçe zamân mükerrem oldı
Hâcet-geh-i ehl-i âlem oldı
Budur eser-i mahabbet-i pâk
Hoş mertebedür bu kılsan idrâk
Ol meşhede Zeyd olup mücâvir
Âsâr-ı sadâkat etdi zâhir
Ta‘mîr içün etdi çoh atâlar
Tedrîc ile kıldı çoh binâlar
Peyveste harâret-i cigerden
Kandîl-i mezârın etdi rûşen
Cârûb ile âb olanda matlûb
Müjgân ile eşki âb ü cârûb
Her lahza kılurdı tâze mâtem
Kılmazdı figân ü nâlesin kem
Ol mûnis-i müşfik ü muvâfık
Bir gece karîb-i subh-ı sâdık
Bîmâr teninde kalmayup tâb
Kılmışdı mezâra yasdanup hâb
Hâb içre görindi ol figâra
Bir bâğda iki mâh-pâre
Ruhsârlarında zevkden nûr
Bîm-i gam ü derd-i gussadan dûr
Hoş-vakt ü neşât-mend ü dil-şâd
Ağyâr taaruzından âzâd
Her meh-veşe min ferişte-sûret
İhlâs ile olmış ehl-i hidmet
Sordı ki bular ne mâhlardur
Ne rütbelü pâdişâhlardur
Bu ravza ne ravza-i berîndür
Bu kavm ne kavm-i nâzenîndür
Budur dediler riyâz-ı Rıdvân
Bu kavm-i huceste hûr ü gılmân
Bu iki meh-i huceste-ruhsâr
Mecnûn ile Leylî-i vefâ-dâr
Çün vâdî-i aşka girdiler pâk
Ol pâkliğ ile oldılar hâk
Menzilleri oldı bâğ-ı Rıdvân
Çâkerleri oldı hûr ü gılmân
Çün munda rızâ verüp kazâya
Sabr eylediler gam ü belâya
Getdükde cihân-ı bî-vefâdan
Kurtıldılar ol gam ü belâdan
Çün Zeyd yuhudan oldı bîdâr
Bu nükteni etdi halka izhâr
Halkun olup i‘tikâdı efzûn
Ol kabre ziyâret oldı kânûn
Tamâmî-i sühan
Sâkî mütegayyir oldı hâlüm
Söylemeğe kalmadı mecâlüm
Min-ba‘d ziyâde verme bâde
Rahm eyle ki ser-hoşem ziyâde
Hoş gaflet ile geçürdüm eyyâm
Bilmem ki n’olur işüm ser-encâm
Ser-mâye-i ömr getdi elden
Sûd etmedüm etdüğüm amelden
Feryâd bu cevrden ki gerdûn
Ahvâlümi eyledi dîger-gûn
Dün dîde-i ter kılup güher-bâr
Gerdûna dedüm ki ey cefâ-kâr
Hergiz revişünden olmadum şâd
Dâm-ı gam ü mihnetünden âzâd
Ahbâba nakîz devr edersen
Erbâb-ı kemâle cevr edersen
Mecnûn eğer olsa idi câhil
Olmazdun itâatinde kâhil
Fermânına inkıyâd ederdün
Gönlini müdâm şâd ederdün
Ehl-i hüner olduğı sebebden
Sâhib-nazar olduğu sebepden
Akrânı içinde hâr kıldun
Bî-izzet ü i‘tibâr kıldun
Leylî ger olaydı bir hayâsuz
Ya sen kimi mihrsüz vefâsuz
Olmazdı ana hemîşe cevrün
Kâmınca müdâm olurdı devrün
Fazl ehline mâil olduğından
İdrâk ile kâmil olduğından
Dâim gam elinde zâr edüpsen
Âşüfte-i rûzgâr edüpsen
Men hem ger olaydum ehl-i tezvîr
Etmezdün i‘ânetümde taksîr
Senden garazum olup ser-encâm
Devründe mana olurdı ârâm
Çün ehl-i vekâr ü neng ü ârem
Cevrünle hemîşe hâr ü zârem
Bu yüzden imiş senün medârun
Var imdi ki yohdur i‘tibârun
Gerdûn eşidüp menüm itâbum
Verdi bu edâ ile cevâbum
K’ey sûret-i hâlden habersüz
Her hikmete ayb eden hünersüz
Men emre muvâfık eylerem devr
Hikmetde vefâdur etdüğüm cevr
Ammâ sen eden amel hatâdur
Kim pîr-i tarîkatün hevâdur
Şâirliğe iftihâr edüpsen
Kizbi özüne şiâr edüpsen
Mecnûn dedüğün vücûd-ı kâmil
Her dânişe menden oldı kâbil
Dîvâne ana sen eyledün ad
Senden ana yetdi zulm ü bî-dâd
Leylî dedüğün meh-i tamâmı
Men perdede sahladum girâmî
Rüsvâ-yı halâyık eyledün sen
Min ta‘neye lâyık eyledün sen
Geh Nevfele özr kıldun ıtlâk
Geh İbni Selâma zulm ilhâk
Şerm et bu ne herzedür ne mühmel
Ne İbni Selâm hansı Nevfel
Şerh eylemek eyledün fesâne
Kıldun olarun sözin behâne
Gördi çürümiş sünükler âzâr
Töhmetlerüne olup giriftâr
Emvât mezâlimine girdün
Âsûdelere azâb verdün
Cürmine olanda halk mülzem
Lâzım sorılur bu iftirâ hem
Yetmez mi bu bâis-i azâbun
Bu mes’elede nedür cevâbun
Ey tûtî-i bûstân-ı güftâr
Sarrâf-ı sühan Fuzûlî-i zâr
Aldanma eğer sipihr-i lâib
Ta‘n ile sana dediyse kâzib
Eş‘âra abes deyüp usanma
Ser-mâye-i nazmı sehl sanma
Sözdür güher-i hizâne-i dil
İzhâr-ı sıfât ü zâta kâbil
Cân sözdür eğer bilürse insân
Sözdür ki deyerler özgedür cân
Bi’llah bu yaman mıdur ki hâlâ
Emvâta söz ile verdün ihyâ
Mecnûn ile Leylîni kılub yâd
Ervâhlarını eyledün şâd
Bu beyân-ı özr-i te’lîf-i kitâbdur ve Tarîh-i zamân-ı feth-i bâbdur
Ey kilk-i revende bâreka’llâh
Oldun men-i reh-neverde hem-râh
Min sa‘y ile hâcetüm bitürdün
Bir menzile âkibet yetürdün
Rahmet sana kim sen etdün imdâd
Bu eski binâyı etdüm âbâd
Eşk ile derûnı sîm-endûd
Âh ile bîrûnı anber-âlûd
Mahzenleri genc-i gevher-i derd
Revzenleri menfez-i dem-i serd
El-kıssa müretteb oldı bir bâğ
Her lâlesi bağrı üzre bin dâğ
Hûn-ı ciger âb-ı cûy-bârı
Nevk-i müje ebr-i nevbahârı
Ol dem ki bu nüsha oldı merkûm
Leylî Mecnûn adına mersûm
İzhâra gelüp rümûz-ı vahdet
Vahdetde tamâm olup hikâyet
Târîhine düşdiler muvâfık
Bir olmağ ile ol iki âşık
Bu erbâb-ı vefâdan tevakku‘-i kabûl-i ma‘zeretdür ve Ashâb-ı zekâdan temennâ-yı duâ-yı mağfiretdür
İnsâf ver ey hasûd insâf
Ta‘n etme ki cevherün değül sâf
Ahvâlümi gör harâb ü muztarr
Endûh-ı zemâneden mükedder
Söz dâiresi değül bu ahvâl
İnsâf mana ki olmazem lâl
Menden tama‘ etme fikr-i sâib
Ahvâlümedür sözüm münâsib
Azdur deme cevherüm safâsın
Bir sor ki ne verdiler bahâsın
Bi’llah ger olaydı bir hırîdâr
Min genc-i nihân kılurdum izhâr
Fi’lcümle bu hem ki oldı mastûr
Bir şevk ile zevkden değül dûr
Ayb-ı hüner ihtiyâr kılma
Şi‘rüm hasedin şiâr kılma
Bîhûde yeter taarruz eyle
Ger kâdir isen cevâb söyle
Terk eyle taarruz u inâdı
Kim vâdî-i cehldür bu vâdî
Dem hayr sözinden ur demâdem
V’er hayr demezsen ebsem ebsem