Bunları da Okuyun

    Yitirdim Yüzümü Şiiri – Şükrü Erbaş

    20 Mart 2022

    Beni Sorma Bana Şiiri – Yunus Emre

    29 Aralık 2021

    Yeni Bir Sayfada Sana Bakmak Şiiri – Yılmaz Erdoğan

    28 Aralık 2021

    Evler Ve Odalar İçin İki Şarkı Şiiri – Betül Tarıman

    29 Aralık 2021

    Felek 2 Şiiri – Mahzuni Şerif

    29 Aralık 2021

    Tâ Ezelden Yârin Yüzüne Bakıp Şiiri – Teslim Abdal

    29 Aralık 2021

    Çocuksun Sen Şiiri – Ahmet Telli

    28 Aralık 2021

    Yazı Bitti Şiiri – Sadettin Kaplan

    29 Aralık 2021

    Dîvân-ı İlâhîyât 182 Şiiri – Aziz Mahmud Hüdayi

    29 Aralık 2021

    Üç Sevda Şiiri – Caner Kara

    20 Mart 2022
    Facebook Twitter Instagram
    Facebook Twitter Instagram
    Şiirhane
    • Anasayfa
    • Dönemler
      • Cumhuriyet Dönemi
      • Yedi Meşaleciler
      • Fecr-i Ati Topluluğu
      • Garipçiler (1. Yeni)
      • Halk Edebiyatı
      • İkinci Yeniciler
      • Milli Edebiyat
      • Öz (Saf) Şiir Dönemi
      • Tanzimat Edebiyatı (1. Dönem)
      • Tanzimat Edebiyatı (2. Dönem)
      • Tekke ve Tasavvuf Edebiyatı
      • Toplumcu Gerçekçi Şiir Dönemi
      • Servet-i Fünun Edebiyatı
    • Yabancı Şairler
    • Rastgele Şiir
    • İletişim
    Şiirhane
    Anasayfa»Mehmet Akif Ersoy»Âhiret Yolu Şiiri – Mehmet Akif Ersoy

    Âhiret Yolu Şiiri – Mehmet Akif Ersoy

    Mehmet Akif Ersoy- Mehmet Akif Ersoy
    Telegram VKontakte Facebook Twitter Pinterest LinkedIn Tumblr Email WhatsApp
    Paylaşın
    Facebook Twitter LinkedIn Pinterest Email

    sokakta sâde bir ‘âmîn! ‘ sadâsıdır gidiyor:
    mahalle halkı birikmiş, imam duâ ediyor.
    basık bir ev; kapının iç yanında bir tâbût,
    başında çınlayan âvâzı dinliyor, mebhût;
    denildi: ‘fâtiha! ‘; âmîni kestiler bu sefer,
    göğüsler inledi, derken, açık duran eller,
    hazîn alınları bir kerre okşayıp indi;
    deminki zemzemeler bir zaman için dindi.
    duyuldu sonra imâmın nidâ-yı mağmûmu,
    diyordu:
    – söyleyin allâh için şu merhûmu,
    nasıl bilirsiniz ey müslümanlar?
    – iyi biliriz!
    -yarın huzûr-i ilâhîde toplanıp hepiniz,
    bu yolda hüsn-i şehâdet edersiniz ya?
    – evet!
    – imâm efendi, helâllık da iste, merhamet et…
    – helâl edin hadi öyleyse şimdi hakkınızı.
    – helâl edin hadi bekletmeyin adamcağızı!

    cemâatin yüreğinden kopup ‘helâl olsun! ‘
    nidâ-yı saffeti, birden cenâze, ah-ı derûn,
    misâli uğradı evden; fezâda yükseldi
    içerde başladı bir cûş-i nevhadır şimdi;
    baş örtüsüyle kadınlargözüktü pencereden:
    -bıraktın öyle mi, en sonra kardeşim, bizi sen!
    -yıkıldı dostlar evim, barkım… ah gitti kocam! ..
    -dayım melek gibi insandı; ben nasıl yanmam!
    -tamam otuz senedir komşuyuz da bir kerre,
    kızıp da ‘ey! ‘ demiş insan değildi, hemşîre!
    -zavallı remziye! boynun büküldü evlâdım…
    -babam ne oldu?
    -baban… öldü.
    -etme ayşe hanım,
    bu söylenir mi ya? hicrân olur zavallı kıza…
    ayol, şu öksüzü bir parçacık avutsanıza…
    açın da cumbayı etrâfa baksın ağlamasın…

    göründü cumbada baktım ki tombalak, sanşın,
    sevimli bir küçücek kız… beiinde ancak var.
    donuk yanakları üstünde parlayan yaşlar,
    zavallının eriyen ruh-i bî-günâhı idi.
    benim o mersiye yâdımda ağlıyor ebedî.
    sefine pâre ki sırtında mevc-i bî-hissin,
    yüzer… önünde ademden nişâne bir engin,
    çeker durur onu sâhil-cüdâ açıklarına;
    bakar mı bir taşın üstünde durmuş ağlıyana?
    cenâze dûş-i cemâatte çalkalandıkça,
    o tahta pâreye benzerdi, düşmüş emvâca.
    nasıl duyar ki uzaklarda inleyen kadını?
    nasıl görür ki yetîmin huruş eden yaşını?
    bu hây ü hûy-i kıyâmet-nümûn içinde söner,
    samîm-i hilkati sûzân eden enîn-i beşer.

    değilmiş öyle geniş nâlenin hudûdu meğer:
    sokak bitip dönülürken kesildi mâtemler.
    o tahta pâre-i câmid, o iğbirâr-ı samût,
    güzer-gehindeki eşbâhı bir mehîb sükût
    içinde haşr ederek dalgalarla seyrediyor;
    zemîne bakmıyor artık semâ deyip gidiyor.
    bu mahmilin neye sık sık değişsin efrâdı?
    suâli fikre büyük bir hakîkat anlattı:
    evet bekâ ezecek cism-i zâr-ı fânîyi,
    vücûd çekmiyecek ömr-i câvidânîyi,
    bu bâr-ı müdhişin altında titreyip dizler,
    dayanmıyor üç adımdan ziyâde dûş-i beşer!
    ağır ağırgidiyorken cenâze kâfilesi,
    nihâyet oldu musallâ birinci merhalesi.
    çıkınca üstüne son minberin hatîb-i memât,
    açıldı dîde-i im’âna perde perde hayât.
    *******
    senin en son serîrindir şu bî pervâ uzanmış taş;
    ki nermin hâb-gâhından çıkar, bir gün vurursun baş!
    elinden yok halâs imkânı, mâdâme’l-hayât uğraş…
    o, mutlak sedd-i râhındır, aşılmaz.. muktedirsen aş! ‘

    musallâ: müncemid bir mevcidir eşk-i yetîmânın;
    musallâ: ahıdır, berceste, mâtem-zâr-ı dünyânın;
    musallâ: minber-i teblîğidir dünyâda, ukbânın;
    musallâ-: ders-i ibrettir durur pîşinde, irfânın.

    bu minberden iner nâsûta en müdhiş hakîkatler,
    bu yerden yükselir lâhûta en hâlis kanâ’atler.
    civârından geçer zulmette bî pâyan hayâletler:
    kefen-ber-dûş geçmişler, kalan üryan sefâletler!

    babam, kardeşlerim, evlâdım, annem… belki bunlardan
    muazzez bildiğim kıymetli birçok yâr-ı can el’ân
    bu taştan atfeder zanneylerim dünyâya son im’ân…
    benim rûhum bu heykelden duyar hâmûş bin efgân!
    serîr-i saltanatlar devrilir, alt üst olur dünyâ;
    müşeyyed bürc ü bârülar düşer bir bir, bu taş hâlâ,
    zamânın dest-i tahrîbiyle, durmuş, eyler istihzâ;
    bütün mevcûda hâkim bir adem timsâlidir gûyâ.

    namaz kılındı; duâ bitti. kârban, yoluna
    düzüldü taht-ı memâtın girip birer koluna.
    yarım sâat henüz olmuştu. yolcular durdu;
    demek ki; komşusu dünyânın âhiret yurdu.
    cenâze indi omuzdan yavaş yavaş, sonra,
    sokuldu servilerin ortasında bir çukura,
    atıldı üstüne üç beş kürek kemikli çamur
    kabardı toprağın altında bir an, bir ur!
    evet, çıban, ki yatan duymuyorsa dehşetini,
    dönün de arkadakinden sorun fecâ’atini·
    sükûn içinde uyurken şu bir yığın toprak
    ilel’ebed o küçük rûh çırpınıp duracak! …

    Âhiret Yolu Şiiri - Mehmet Akif Ersoy Âhiret Yolu Şiiri - Mehmet Akif Ersoy şiiri Mehmet Akif Ersoy şiirleri
    Paylaşın Telegram VKontakte Facebook Twitter Tumblr WhatsApp

    Yazarın Diğer Şiirleri

    Geçinme Belası Şiiri – Mehmet Akif Ersoy

    Küfe Şiiri – Mehmet Akif Ersoy

    Hasır Şiiri – Mehmet Akif Ersoy

    Tevhid Yâhud Feryâd Şiiri – Mehmet Akif Ersoy

    Merhum İbrahim Bey Şiiri – Mehmet Akif Ersoy

    Selmâ Şiiri – Mehmet Akif Ersoy

    Bunları da Okuyun

    Kasa Masa Şiiri – Özdemir Asaf

    29 Aralık 2021

    Acıya Kurşun İşlemez Şiiri – Adnan Yücel

    29 Aralık 2021

    Şüphe Şiiri – Neyzen Tevfik

    29 Aralık 2021

    Güzel’e Şiiri – Can Yücel

    28 Aralık 2021
    Bizi Takip Edin
    • Facebook
    • Twitter
    • Instagram
    Çok Okunanlar
    Mahzuni Şerif

    Halim Yaman Böyle Şiiri – Mahzuni Şerif

    Mahzuni Şerif

    Hele Bak Saçlarıma Kar Yağdı Kar Yağdı Kar Yağdı da Kalkmıyor Felekten BoğazımaEl Değdi, El…

    Kürsî-i İstiğrak Şiiri – Abdülhak Hamit Tarhan

    29 Aralık 2021

    Dolaşır (Sabahın Seher Vaktinde) Şiiri – Gevheri

    29 Aralık 2021

    Dalgın Dalgın Seyreyledim Alemi Şiiri – Aşık Veysel Şatıroğlu

    29 Aralık 2021
    Hakkımızda
    Hakkımızda

    Şiirsiz kalmayın!

    İletişim: [email protected]

    Şiirler

    Ben İsterim Ki Şiiri – Faik Ali Ozansoy

    29 Aralık 2021

    Taala Şanuhu Gel Gör Ki Bir Nur-i Huda Geldi Şiiri – Şah Hatayi

    29 Aralık 2021

    Doyurur Şiiri – Aşık Sümmani

    29 Aralık 2021
    Etiketler
    Ruhsati şiirleri Aziz Mahmud Hüdayi şiirleri Agah şiirleri Abdurrahim Karakoç şiirleri Karacaoğlan şiirleri Ahmet Selçuk İlkan şiirleri Pir Sultan Abdal şiirleri Necip Fazıl Kısakürek şiirleri
    Facebook Twitter Instagram
    • Anasayfa
    • İletişim
    © 2025 Şiirhane.
    Tüm hakları edebiyatın birbirinden kıymetli şairlerine aittir.

    Aradığınız şair veya şiirden birkaç kelime yazın.