Sinîn-i ömr-i şedâid-güzîni olmalıdır,
Cebîn-i pâkine pîrin bu çîn-i ye’si veren.
Elinde tartısı, dûşunda mülk-i seyyârı;
Yürür… Önünde mezar, arkasında bin şîven!
Zamân olur ki, uzaklarda bir serâb-ı muzî
Nümâyişiyle, gözünden geçer hayâl-i vatan;
Sönük nigâhını bîdâr ederdi belki ümid,
Hayâle olsa müsâid bu meşy-i tâb-efgen.
Çeker şu bârı hayâtında hep hayâtı için;
Bilinse âh şu bâr-ı hayâtı çekme neden? …