Şapka dolusu çiçekle gelen şair Cemal Süreya, keşke çıkıp gelseydi şimdi, şu sisli havaların en güzel yanı bu olsa gerek, pencereden bakınca hiçbir şey göremiyorum ama Cemal Süreya’nın şapka dolusu çiçekle geldiğini hayal edebiliyorum.
1931 yılında Erzincan’da Cemalettin Seber olarak bir yük vagonunda açar gözlerini dünyaya ve o yıl dünyaya gelen diğer bebekler gibi onun da doğum günü belli değil. Dört kardeşin en büyüğü…
Annesini 7 yaşında kaybeden şair onun ölümü için “küçük kalbimdeki kuş ölmüştü” der ve hayatı boyunca sevdiği her kadında annesini arar, sevdiği her kadın öbür yarısıyla annesi olur. Bu arayış “Beni öp sonra doğur beni” de doruğa ulaşır.
“kan görüyorum, taş görüyorum
bütün heykeller arasında
karabasan ılık acemi
uykusuzluğun sütlü inciri
kovanlara sızmıyor
annem küçükken öldü
beni öp sonra doğur beni…”
Lise yıllarında edebiyata olan ilgisi derinleşir, Ahmet Muhip Dranas’ın “Kar” şiirinden o kadar etkilenir ki günlerce okur, ezberlesinler diye başkalarının defterine yazar…
“Sesin nerde kaldı, her günkü sesin,
Unutulmuş güzel şarkılar için
Bu kar gecesinde uzaktan, yoldan
Rüzgar gibi ta, eski Anadolu’dan
Sesin nerde kaldı? Kar içindesin! ”
Bir de Özd
……….
……….