Nasıl şerheyleyim ben derdimi, icâd nâkâfi,
Dua nâkıs, tazarru bieser, feryâd nâkâfi
Melekler, burclar ger kılsalar imdâd, nâkâfi,
Gamım levhi semâya eylesem inşâd, nâkâfi!
Güler mi mâteme hiçbir sahibi insaf?
Felâket görmemişsin, derdimi eylersin istihfâf
Felâket olsa lâyıktır, bu halka sendeki evsâf
Kifâyet gösterip ey eyleyen irâd, nâkâfi
Acep hûnı dili mecrûhumu sen mey mi zannettin?
Sadâyı makberi bir na‟ rai heyhey mi zannettin?
Veyahut kendini âlemde sen, bir şey mi zannettin?
Bugün ben yazdım, elbette yazar ahfâd nâkâfi
Evet, tarzı kadîmi şi‟ ri bozduk, her ü merc ettik
Nedir şi‟ ri hakîki safhai irfâna dercettik
Bu yolda nakdi vakti cem‟ i kuvvet birle harcettik
Bize gelmişti zirâ mesleki ecdâd nâkâfi.
Ne dersen de, eminim ben bu yolda sermediyetten
Ölür, lâkin cihânda kimse mahvolmaz hamiyetten
Gelen imdâd kâfidir bana irfânı milletten,
Ne rütbe olsa da tab‟ ımda isti‟ dâd, nâkâfi
(Hep Yahut Hiç, s. 129)