Bunları da Okuyun

    Barış Şiiri – Yannis Ritsos

    29 Aralık 2021

    Yağan Yağmur Esen Yeller Şiiri – Karacaoğlan

    29 Aralık 2021

    Rubâ‘î 20 Şiiri – Agah

    29 Aralık 2021

    Susuzluk’a Şiiri – Turgut Uyar

    29 Aralık 2021

    Karalar Bağladı Buruğu Düştü Şiiri – Dadaloğlu

    29 Aralık 2021

    Özeleştiri Şiiri – Abdülkadir Budak

    29 Aralık 2021

    Sana Derim Hey Osman Paşa Şiiri – Karacaoğlan

    29 Aralık 2021

    Son Rüya Şiiri – Adnan Azar

    29 Aralık 2021

    Bir Mektup Şiiri – Ezra Pound

    29 Aralık 2021

    Kadınlarımız Şiiri – Nazım Hikmet Ran

    20 Mart 2022
    Facebook Twitter Instagram
    Facebook Twitter Instagram
    Şiirhane
    • Anasayfa
    • Dönemler
      • Cumhuriyet Dönemi
      • Yedi Meşaleciler
      • Fecr-i Ati Topluluğu
      • Garipçiler (1. Yeni)
      • Halk Edebiyatı
      • İkinci Yeniciler
      • Milli Edebiyat
      • Öz (Saf) Şiir Dönemi
      • Tanzimat Edebiyatı (1. Dönem)
      • Tanzimat Edebiyatı (2. Dönem)
      • Tekke ve Tasavvuf Edebiyatı
      • Toplumcu Gerçekçi Şiir Dönemi
      • Servet-i Fünun Edebiyatı
    • Yabancı Şairler
    • Rastgele Şiir
    • İletişim
    Şiirhane
    Anasayfa»Dönemler»Öz (Saf) Şiir Dönemi»Necip Fazıl Kısakürek»Necip Fazıl’dan Basına: Şiiri – Necip Fazıl Kısakürek

    Necip Fazıl’dan Basına: Şiiri – Necip Fazıl Kısakürek

    Necip Fazıl Kısakürek- Necip Fazıl Kısakürek
    Telegram VKontakte Facebook Twitter Pinterest LinkedIn Tumblr Email WhatsApp
    Paylaşın
    Facebook Twitter LinkedIn Pinterest Email

    Benim bu entipüften şahsıma, tarihte nadir kimseye nasip olmuş efsanevi bir kıymet ve kuvvet bağlayarak edilen hücumların yalnız iki saiki vardır:
    1- Herşeyden evvel naçiz şahsımı aşan mukkaddes davaya, yani islamiyete karşı duydukları nefret…
    2- Bu nefrete rağmen, naçiz şahsımdan ödleri patladığı için şu anda elimde bir neşir vasıtası bulunmayışından istifade…
    Kalemimden yediği darbeler ta kuyruk sokumuna kadar işlemiş bir gazete, hiçolmazsa biraz eter koklayıp acısını belli etmeyen bir eda takınacağı yerde benim bahsim oldu mu bir trauma tesiriyle çığlık bastığının ve saçlarını yolduğunun farkında olmadan, sözümona bu lakap oyununa girişir ve bana şöyle der:
    ‘- Süper Mürşid! ‘
    Ah, cevabı ne basit, ne basit: Ayol, siz benim kendi kendime mürşid dediğimi ne vakit duydunuz ki bir de buna (süper) ilave ediyorsunuz? Estağfirullah efendim, mürşid olmak kim, ben kimim! ..

    Mürşid islamiyette fertleri büyük ıstıfaya ve İlahi marifete götüren Allah’da fani olmuş ve nefsaniyeti kalmamış muazzam kahramanlık gibidir. İnsanoğlunun yaradılış sırrının tahakkuk ettirmiş olan bu kamil kimseler yanında ben, mürşid değil mürid bile olamam.

    Benim yaptığım, bu ebediyet suvarilerinin büyük kervanına topal ayağiyle katılmış bir köpekcik rolüdür. Fakat bu köpekcik rolü okadar üstün bir makamdır ki, onu çerçevelemeye küfür yobazlığının beyninde müsamaha yoktur.

    Ben büyük marifete ulaşmış ve ummanlardan geniş ruhları içinde namütenahiliği bulmuş büyüklerin yolunda ve insanoğlunun en büyüğünün emrinde sadece sokak, meydan, şehir ve dünya muharebesi yapan bir savaşçıyım

    Yani büyük marifetin dünya ve cemiyet davalarında mütehassıs, kalemini, tefekkürünü, tahassüsünü, şiirini, sanatını yalnız ona tahsis etmiş bir gonk vurucusuyum! Estağfirullah, mürşidlik benim neme? Fakat bilin ki hakiki mürşidlerin benim gibi köpekcikleriyle sizin kahramanlarınız arasında, hakiki mürşidle hakiki köpek arasındaki fark vardır!

    Herşey ne kadar sade: Çünkü elimde bir neşir vasıtası yok! Büyükdoğu kapalı olduğuna ve kimse benim cevabımı neşredemeyeceğine göre vaziyetleri emin…

    İşte, do, re, mi, fa, sol, la, si her perdeden haykıran, yalama sanatkarı salon köpeklerinin cesaret kaynağı! Bunlar böylesine merttir; kelimenin Türkçe değil de, Fransızca manasiyle mert…

    Bunlar hep bir arada birkaç yüzbin nüsha satsalar da, benim elimde karamela kağıdı boyunda bir neşir vasıtası olsa, hemen kuyruklarını apış aralarına sokarlar, susarlar ve güya beni görmemezlikten, duymamazlıktan, tanımamazlıktan gelirler. Zaten benim bu memlekette nasibimdir bu hal…

    İş bana geldi mi, ya gök gürültüsünü pamuk çuvallarına gömüp duyurmayacaklardır; yahut sivrisinek vızıltısını hoparlöre bağlayıp gök gürültüsü haline getireceklerdir.

    Bu kadar cüce arasında, onlara ciğerlerini kusturacak kadar kıskançlık telkin eden bir dev olmak, bana mı kaldı?

    Onlar, deminki vasıflariyle, ötedenberi gelen, ortamalı, pestzinde, malum klişeleri geveler, aşksız ve ruhsuz kaba softa tiplerinden korkmazlar; bu insancıkları kolayca bazı vahitlere irca edebilirler. Onlar için tehlikeli benim, biziz! Zira biziz ki, onların sahte dünyalarını, bizzat o sahte dünya içinde yetişmiş, çile doldurmuş, nihayet havasızlıktan patlamış en halis tipler olarak ifşa ve iptal edebiliriz.

    Biziz ki bu mukaddes davayı, tamamiyle kanun yolundan, kırçıl sakallar, kazma dişler, dar alınlar, vahşi bakışlar ve kapkara cehaletler elinden alıp, onu, nurani yüzler, inci dişler, geniş alınlar, derin ve tatlı bakışlar ve ebedi güneşler ikliminde yepyeni bir gençliğe teslim edebilir, yepyeni bir vecd ve aşk nesline devredebiliriz.
    Ya sonra ne olur; ne olur bu adamların halleri, dünyaları, inkılapları, sahte reçeteleri, yalancı ilimleri, kalpazan sanatları, zinaları, içkileri, kumarları, dalavereleri, hırsızlıkları, ticaretleri, istismarları, herşeyleri, herşeyleri?

    Bugünün şartları, hususiyle son basının namussuz ve hayasız esası karşısında gerçek Türk’e düşen vazife, kanun dairesinde şahlanıp, yeri göğü titretici bir heybetle şöyle bağırmaktadır:
    – Artık, annelerimizin ak bulutlardan daha temiz ve Kur’an kokulu başörtülerine domuz necaseti atarcasına edilen hakaretlere kimden, nereden ve nasıl gelirse gelsin, tahammül etmeyeceğimiz gün gelmiş ve bu hale paryalardan daha zavallı bir tavırla katlandığımız günler geçmiştir.

    Yağma yok! Hiçbir sahteliği ve sahtekarlık tertibini yutmuyor, üstün idrakte gerçek ve mübarek Türk Gençliği kumaşının örgüsünü tutturmuş bulunuyor. Ve işte, kanunun müsaadesi nispetinde karşınıza dikiliyoruz! Kanun dairesinde neler yapacağımızı, müdafa hakkımızı, yine kanundan alıp gösterdiğimiz gün, mekanlarınızın camlarını biz değil, korkunuzdan hergün ağzınızdan çıkardığınız nesneler donunuzu doldurmuş olarak imdat istemek için siz kıracaksınız!

    Necip Fazıl Kısakürek şiirleri Necip Fazıl'dan Basına: Şiiri - Necip Fazıl Kısakürek Necip Fazıl'dan Basına: Şiiri - Necip Fazıl Kısakürek şiiri
    Paylaşın Telegram VKontakte Facebook Twitter Tumblr WhatsApp

    Yazarın Diğer Şiirleri

    Beste Şiiri – Necip Fazıl Kısakürek

    Zamane Şiiri – Necip Fazıl Kısakürek

    Sağ-Sol Şiiri – Necip Fazıl Kısakürek

    Zarf Şiiri – Necip Fazıl Kısakürek

    Bir Şiiri – Necip Fazıl Kısakürek

    Hâtıra Şiiri – Necip Fazıl Kısakürek

    Bunları da Okuyun

    Şiir Şiiri – Ahmet Ada

    29 Aralık 2021

    Geçmiş Bir Dua Kitabından II Şiiri – Ahmet Cemal

    29 Aralık 2021

    Seni Elinden Tutmuştum Şiiri – Ataol Behramoğlu

    21 Mart 2022

    Gurbet Şiiri – Süreyya Berfe

    29 Aralık 2021
    Bizi Takip Edin
    • Facebook
    • Twitter
    • Instagram
    Çok Okunanlar
    Mahzuni Şerif

    Kırma Hatırımı Gül Yüzlüm Şiiri – Mahzuni Şerif

    Mahzuni Şerif

    Kırma hatırımı gül yüzlüm benim Gül olsan da gün gelir ki solarsın Kara toprak olur…

    Yetmiyor Şiiri – Ahmet Selçuk İlkan

    28 Aralık 2021

    Barbar Senfoni Şiiri – Ali K. Metin

    29 Aralık 2021

    Benim Şiiri – Yavuz Bülent Bakiler

    29 Aralık 2021
    Hakkımızda
    Hakkımızda

    Şiirsiz kalmayın!

    İletişim: [email protected]

    Şiirler

    Nuri Ahmet Nesli İmamda Kaldı Şiiri – Aşık İsmail Daimi

    29 Aralık 2021

    Sabahtan Bir Güzel Gördüm Şiiri – Aşık Veysel Şatıroğlu

    29 Aralık 2021

    Ben Senin Yerine Ağlayacağım Şiiri – Adonis

    29 Aralık 2021
    Etiketler
    Necip Fazıl Kısakürek şiirleri Pir Sultan Abdal şiirleri Ruhsati şiirleri Aziz Mahmud Hüdayi şiirleri Karacaoğlan şiirleri Abdurrahim Karakoç şiirleri Agah şiirleri Ahmet Selçuk İlkan şiirleri
    Facebook Twitter Instagram
    • Anasayfa
    • İletişim
    © 2025 Şiirhane.
    Tüm hakları edebiyatın birbirinden kıymetli şairlerine aittir.

    Aradığınız şair veya şiirden birkaç kelime yazın.