Bunları da Okuyun

    Değişen-değişmeyen Şiiri – Necip Fazıl Kısakürek

    28 Aralık 2021

    Yükseklerde Şahin Gibi Süzülür Şiiri – Dadaloğlu

    29 Aralık 2021

    Umutsuzca Şiiri – Konstantinos Kavafis

    29 Aralık 2021

    Tohum Şiiri – Özdemir Asaf

    29 Aralık 2021

    Can Boğaza Gelüp Öldüğüm Zaman Şiiri – Ruhsati

    29 Aralık 2021

    Sizin Olsun (Sakın İncinmeyin) Şiiri – Aşık Kerem

    29 Aralık 2021

    Ah Elinden Zülf-i Kemendim Benim Şiiri – Gevheri

    29 Aralık 2021

    Durmasın (Bizden Selam Eylen) Şiiri – Karacaoğlan

    29 Aralık 2021

    Kül Meseli Şiiri – Enis Batur

    29 Aralık 2021

    Sana be Anam Şiiri – Perihan Mağden

    29 Aralık 2021
    Facebook Twitter Instagram
    Facebook Twitter Instagram
    Şiirhane
    • Anasayfa
    • Dönemler
      • Cumhuriyet Dönemi
      • Yedi Meşaleciler
      • Fecr-i Ati Topluluğu
      • Garipçiler (1. Yeni)
      • Halk Edebiyatı
      • İkinci Yeniciler
      • Milli Edebiyat
      • Öz (Saf) Şiir Dönemi
      • Tanzimat Edebiyatı (1. Dönem)
      • Tanzimat Edebiyatı (2. Dönem)
      • Tekke ve Tasavvuf Edebiyatı
      • Toplumcu Gerçekçi Şiir Dönemi
      • Servet-i Fünun Edebiyatı
    • Yabancı Şairler
    • Rastgele Şiir
    • İletişim
    Şiirhane
    Anasayfa»Dönemler»Cumhuriyet Dönemi»Ahmet Hamdi Tanpınar»Bir Yol Şiiri – Ahmet Hamdi Tanpınar

    Bir Yol Şiiri – Ahmet Hamdi Tanpınar

    Ahmet Hamdi Tanpınar- Ahmet Hamdi Tanpınar
    Telegram VKontakte Facebook Twitter Pinterest LinkedIn Tumblr Email WhatsApp
    Paylaşın
    Facebook Twitter LinkedIn Pinterest Email

    Birdenbire ayağa kalktı ve eliyle trenin penceresinden işaret ederek:

    -İşte, dedi, şu gördüğünüz küçük yol, şu iki ağaç arasında tepenin eteğine kıvrılan patika… Fevkalâde hiçbir tarafı yok değil mi? Hemen her yerde bol bol rasgelebileceğimiz alelâde bir şey… Bununla beraber nereye gittiğini, nereden geldiğini bilmediğim, bir dönemeçte kaybolan toz parçasından başka hiç bir tarafını tanımadığım bu yol benim hayatımda bütün bir sergüzeşttir.

    Onbeş seneden beridir ki bu yolda her ay bir iki seyahat yaparım. Bu uzun şeridin iki yanında ve onun döne döne değişen ufkunda tanımadığım hiç bir şey yoktur. Yattığım yerden gözüme ilişen sivri bir kaya parçası, yalnız aydınlık havada ürperen tepesini gördüğüm bir ağaç, ne bileyim hatta daha alelâde bir işaretle bütün ufku kendi kendime canlandıracak kadar bu yolların aşinâsıyım, fakat yıllar var ki bu küçük yol parçasını, yol bile diyemeyeceğimiz bu dövülmüş kırmızı toprak genişliğini daima yeni, yepyeni bir şey gibi seyrettim. Onu her defasında görür görmez ürperdim, onda saadetlerin, hasretlerin, beklenilen şeylerin bütün güzelliğini ve şiirini duydum.

    Şüphesiz bunda ilk defa gözüme çarptığı günün hususiyetinin de mühim bir hissesi vardır. İstanbul’dan soğuk ve yağmurlu bir günde ayrılmıştım, İlk çocuğum on gün evvel ölmüştü, karım hasta idi, başka üzüntülerim de vardı. Kısacası kaderle diş dişe, yumruk yumruğa olduğum günlerden biriydi.

    Bilmem sizde de böyle midir; yolculuk benim üzerimde daima iyi ve unutturucu bir tesir yapar.

    Istıraplarımızın, üzüntülerimizin mekânla, yahut hayatımızın tabii muhiti ile sıkı bir alâkası olsa gerek. Bir muharririn dediği gibi, falan yerde en kesif şiddetinde olan bir acı iki yüz kilometre daha ötede ve başka insanlar içinde biraz daha hafif ve daha kabil-i tahammül oluyor. Bununla beraber acıdan acıya fark var. Ve benimki acıların en büyüğü, evlât acısı idi, üstelik de yağmur yağıyordu.

    Oh, size bu yağmurlu günlerin bende yaptığı aksülameli nasıl anlatmalı? Böyle günlerde ben değişir, büsbütün başka adam olurum. Başka bir adam, tam kelimesi değil… Bütün bir mazi, en kötü, en karanlık, en tamir edilmez taraflarıyla içimde canlanır, hortlaklarımla başbaşa kalırım. Böyle zamanlarda hayat sanki bütün çeşmelerini kapatır, yalnız bir tanesi, azap ve üzüntünün kaynağı kalır ve ben onun bulanık aynasında bütün ömrün en kötü muhasebesini yapa yapa kendimi seyrederim. Bu sefer de böyle oldu; her zaman ayak basar basmaz gündelik üzüntülerimden sıyrıldığım, yalnız kendimin olduğum Haydarpaşa garı bana bu sefer büyük ve karanlık bir lahit gibi geldi. Trene aynı ruh haleti içinde bindim. İzmit’e kadar hep aynı ıslak ve rutubetli hava içinde, tıpkı bir olukta seyahat eder gibi geldik. Hiç bir şey düşünmedim, hiç kimseyi görmedim, sadece vagonların üstüne ve pencerelerin camlarına değdikçe yağmurun çıkardığı sesi dinledim. Bir tabutta uyuyanlar yeraltının mutlak sessizliğinde kendi nabızlarını ancak böyle dinlerler.

    Zaman zaman içimdeki boşluğu kısa bir şimşek gibi oğlumun hatırası deliyor, bir an için onun küçücük ve muztarip yüzü, bir büyük örümcek gibi yağmurun dört bir tarafıma gerdiği kül rengi üzüntü ağlarının içinde uzanıyordu. O zaman ben bu hayalden kurtulmak için ellerimle yüzümü kapatıyor, biteviye yer değiştiriyordum. Sonra tekrar yağmurun sesine dalıyor, tekrar bu ince ve muzır ağın altında insana sıkıntının ve kâbusun bizzat kendisi gibi görünen, güneşsiz, renksiz hayalet manzaralara dalıyorum.

    İzmit’ten sonra uzun bir müddet yine böyle sürdü, sonra yağmur biraz diner gibi oldu, gök yükseldi; bulutların arasından çamur rengindeki dünyaya, başka renkler, iki gün süren bu kötü havanın unutturduğu sıcak kuvvetler girdi. Ve tren yavaşladı. O zaman ben, bu küçük yolun üzerinde iki günden beri ilk defa küçük bir güneş parçasını, küçük ve aydınlık bir halı gibi serilmiş buldum. Islak söğüt dallarına sevinçle yayılan ve sonra orada, yerde sıcak ve aydınlık bir müjde gibi biriken güneş… Ve aynı zamanda, bütün içimi altüst eden acaip akisli uğultu… O anda içimden geçenleri nasıl anlatmalı? Bu aylarca toprağın karanlığında kaybolan bir göğün birdenbire küçük bir filizle mavi havaya ve aydınlığa kavuşması gibi bir şeydi. İşte o zamandan beri bu yol, birçoğu, binlercesi gibi birkaç, yüz metre sonra küçük bir Anadolu köyünün inzivasında kaybolacağına hiç şüphe olmayan bu küçük ve sade yol benim için mahiyetini değiştirdi.
    ……….
    ……….

    Ahmet Hamdi Tanpınar şiirleri Bir Yol Şiiri - Ahmet Hamdi Tanpınar Bir Yol Şiiri - Ahmet Hamdi Tanpınar şiiri
    Paylaşın Telegram VKontakte Facebook Twitter Tumblr WhatsApp

    Yazarın Diğer Şiirleri

    Zaman Kırıntıları Şiiri – Ahmet Hamdi Tanpınar

    Yavaş Yavaş Aydınlanan Şiiri – Ahmet Hamdi Tanpınar

    Uyanma Şiiri – Ahmet Hamdi Tanpınar

    Yaşadığım Gibi Şiiri – Ahmet Hamdi Tanpınar

    Bendedir Korkusu Şiiri – Ahmet Hamdi Tanpınar

    Şiir Şiiri – Ahmet Hamdi Tanpınar

    Bunları da Okuyun

    Bayramlar Bayram Ola – 6 Şiiri – Abdurrahim Karakoç

    28 Aralık 2021

    Yaz Sonu Şiiri – Ataol Behramoğlu

    21 Mart 2022

    Şen Olasın Halep Şehri Şiiri – Ahmet Telli

    28 Aralık 2021

    Otobüste Uyuyan Serçe Şiiri – Akif Kurtuluş

    29 Aralık 2021
    Bizi Takip Edin
    • Facebook
    • Twitter
    • Instagram
    Çok Okunanlar
    Niyazi Mısri

    Arzularsın Şiiri – Niyazi Mısri

    Niyazi Mısri

    Nâdanı terk etmedin yârânı arzularsın, Hayvânı sen geçmedin insânı arzularsın.“Men arefe nefsehû fakad arefe Rabbehû”…

    Çeşmeler Şiiri – Sezai Karakoç

    29 Aralık 2021

    Softaya Sorular Şiiri – Mahzuni Şerif

    29 Aralık 2021

    Tez Elden (Katip Sen Yaz) Şiiri – Bayburtlu Zihni

    29 Aralık 2021
    Hakkımızda
    Hakkımızda

    Şiirsiz kalmayın!

    İletişim: [email protected]

    Şiirler

    Benden Sor Şiiri – Şükran Kurdakul

    29 Aralık 2021

    Hakkın Sesleri’nden Şiiri – Mehmet Akif Ersoy

    28 Aralık 2021

    Yapamadığımız Şiiri – Bülent Ecevit

    29 Aralık 2021
    Etiketler
    Ahmet Selçuk İlkan şiirleri Pir Sultan Abdal şiirleri Abdurrahim Karakoç şiirleri Karacaoğlan şiirleri Aziz Mahmud Hüdayi şiirleri Necip Fazıl Kısakürek şiirleri Agah şiirleri Ruhsati şiirleri
    Facebook Twitter Instagram
    • Anasayfa
    • İletişim
    © 2025 Şiirhane.
    Tüm hakları edebiyatın birbirinden kıymetli şairlerine aittir.

    Aradığınız şair veya şiirden birkaç kelime yazın.