kasabalar da ağlar, avuçlarına alıp ateşböceklerini
kızlar entarilerini yayarlar taşlık söyleşilerine
birbirleriyle dans ederler düğünlerde, öyle yalnız
esintimi gömerim toz toprak okul yollarına, yüreğimi
ateş böcekleriyle değişir yüreğim, şarkılar başlatır
kasabalar da ağlar, sığınıp vadinin serinliğine
anayı kent pavyonlarından yaralar çok çocuklu baba
rakıyı kuytu köşelerde çay bardağıyla içer
emeklilerin cep saatlerine bakışı, kanayan dudağım
vadiyle değişir dudağım, denize ırmaklar götürür
kasabalar da ağlar, sarılıp vardiya düdüğüne
alnımı akşama yaslayıp tıklarım camını
yağan her kardan sonra, yanlış evinin adresi
leblebi kavrulan sokaklar, işçi arabaları, çığlığım
vardiya düdüğüyle değişir çığlığım, ikindiler kaçırır
kasabalar da ağlar, sinip suğla gölünün kıyısına
benzin kokan minibüslerle koşarım yanına, kaçarım
oğlakların uzandığı dallarınla örtersin gözlerimi
turnalar kalkar yüzümden, girer çıkarlar güneşe
suğla gölüyle değişir yüzüm, sabahlara seslenir