Cypri! 1 Sezenler az değil, ki tohumumuz sana ekildi ;
toprağına bıraktı ‘bir rüzgâr’, ve vaki oldu ki
burda yeşerdik! Burda doldu başaklarımız, burda
üredi ‘melezlenerek’ tanelerimiz!
Cypri! Çekirdeğimiz ilk senin toprağına sokuldu;
burda budandık, aşılandık toprağının ilâhileriyle
üzüme, aşka, zeytine ve şiire!
Bizim ‘apokalips’imiz sensin: Dünyevi kıyametimiz;
Yol soran yok değil başka bir ülkeye,
yol soran çoook,
ama değil mi ki köklerimiz sende, ve nereye gitsek
kökümüzde bir tutam toprak götüreceğiz senden,
öyleyse başaklarından sorsunlar bizi,
yeşil ve kehribar tanelerinden-
Çürürsek kendi kabuğumuz içinde kıvrılarak çürürüz;
böyle olur ‘apokalips’imiz. Gerek yok ki
‘İthaka’ şarkısına!
(Ey sen, ki güneşli bir buğday tanesi gibi
düştüğün bu toprakta
akıp giden zamanlarla, ince sularla
yeşerdin ve boy attın, başaklanıp tane tuttun,
ve gün gelip vakt erişince, yüreğinin de
bu tensel güzellikler, aşklar, ihanetler toprağına
kendi tanelerini dökeceğini bildin
ve ülkene ağıtçı ve türkücü yazıldın-
Öğren: İsa mesihten elli yaprakdökümü sonra
elli çiçekaçımı sonra
nasıl daldırmıştı o ‘yasak’ düşünce
bu toprağa ilk kılcal köklerini
ürkek ve belirsiz bir ışık gibi-
Düşün: Bu küçük anne toprak, dölyatağında
seni de besleyip -tane tut diye-
büyütmedi mi?
Öyleyse öğren artık. Öğrenmelisin:
Yola çıkan söz
yolda kalmaz…
Ve dün kaldığın yerden sürdür şarkını-)
1: Kıbrıs’ın en eski haritalardaki adı.