Nasıl da tükenmişiz biz yolcular
Mağrur perçemlerimizden tutulmuş
Göğüslerimiz kurumuş
Erimiş hançeremiz
Göz oyuklarımıza
Batan şehirlerin kumu dolmuş
Asık suratlarla geçiyoruz koridorları
Yorgun & inançsız
Gün batımının tabanıyla ezilmiş
Gözden çıkarılmış
Peygamber katleden kavimler gibi
Ve eriyip akıyoruz
Sulardan dışarı
Yorgun develerimizin
Biçimsiz atlarımızın üzerinde
Mağlup omuzlarımıza sitemle
Göğün ağırlığını indiren
Gözdağı veren
Meş’um çığlıkları içinde
Sahra kuşlarının