Siyah tülün altında sıktım elini…
“Bugün neden büründün bu solgunluğa? ”
İçirdim ona buruk kederimi,
Sarhoş ettim sızdırasıya.
Nasıl unuturum, yalpalayarak çıktı gitti.
Eğri bir acı konmuştu ağzına.
Korkuluklara değmeden merdiveni indim,
Ardından koştum avlu kapısına.
Soluk soluğa bağırdım: “Şaka,
Tüm bu olanlar. Gidersen beni öldürürsün.”
Güldü tüyler ürperten bir rahatlıkla
Ve dedi: “Rüzgârda durma üşürsün.”