o senin ıhlamur duruşun
oğulotum bal köpüğüm
evler kapılar boyu
boynundaki kuğuyu
besleyip doyurduğum
o senin çarşı pazar duruşun
yıldız ağdı, öldü ikizin oğul
ne musalla ne sela
göğsümdeki yırtık büyüdü
dal boyun toprak oğul
kılıçları kinle parlak
yürekleri pıhtı kan
çukur kazıyorlar oğul çukur kazıyorlar
hiç durmadan
gözlerini koyuyorlar
ışığın kalıyor
ellerini koyuyorlar
sıcağın kalıyor
ağzını koyuyorlar
şarkın kalıyor
bir dağ taşıdım ya bir ömür,
koynumda parçalanıyor
çağın kumaşı delinmiş oğul
dağın tasası çalınmış oğul
balın köpüğü alınmış oğul
-sen bu ölümü niye öldündü?
(Bahçe 20, Sonyaz 2000)