Belli belli bağlarının boranı
Çift çift olmuş çöllerinin ceranı
Sana derim sana Munbuç Viranı
Çarşısında çağrışan dellallar hanı
Munbuç’un kapısı altın tokalı
Kimse yaptırmamış felek yıkalı
Ulu şadırvanlı çatal peykeli
Peykelerinde abdest alanlar hanı
Gider gider yol üstünde dururum
Kara taş dibinde sular görürüm
Bağ bahçe yetirip güller korurum
Tomurcuk gülünü derenler hanı
Öğlenedek kalkmaz başımın pusu
Silindi kalmadı kalbimin pası
Kulağım duymuyor bir ezan sesi
Minareden sala verenler hanı
Karac’oğlan yavuz ata binerdi
Üstümüzde avcu kuşlar dönerdi
Ha deyince beş yüz atlı sünerdi
Akça ceranları kovanlar hanı