Bakışlarımda değişti artık eşyaların rengi
Anlıyorum ki, gençliğim geçmiş, geçmiş ömrümün yarısı
Gözlerimi çevirsem, hayatımın göklerine
Oradadır, genç hilalin yerine dolunayın ışığı
Hangi dert ile kalem oynatsam kağıt üzerinde
Uçmaz evvelki deli, saf, genç sevgi kıvılcımı
Ey mukaddes, kederli sazım, neden pek az çaldın?
Sen kırılıyorsun, ben sönüyorum, ayrılıyoruz sonunda!
Uçtu dünya kafesinden sıkılıp gönül kuşu
Mesut yaratsa da, yabancı yaratmış cihana Tanrı
Ne kadar hüzünlensem, konup milli ağaçlar üstüne
Hepsi kurumuş, bir tane bile yok canlısı, yapraklısı
Olmadan altın yarım, soğuk yarım sen de benim
Bir tebessümle hayat yolunu aydınlatıcım
Göz yaşın bile kurumadan ağlarken vefat eden anne
Cihan ailesine neden getirdin yabancı insanı
Öptüğünden beri anneciğim, en son defa sen beni
Her kapıdan kovdu oğlunu, muhabbet bekçisi
Bütün gönüllerden ılık, yumuşak, kabrinin taşı
Orada aksın göz yaşımın en acısı ve en tatlısı.