Mektup yazdım Hasan’a, ha Hasan’a ha sana…
Oğul bir mektup yaz bizim Hasan’a,
Bıldırki itlerin çoğu öldü de
Tor tosunlar kayış yardı bu sene,
Koç öküzler epey ayrık yoldu de.
Aramızda yamrı yumru tepeler,
Sokaklarda seyip gezdi sopalar
Sen giderken yeni doğan sıpalar
Torunlu morunlu eşek oldu de.
Köye çoban ettik sağır ibiş’i,
Çatal doğurtuyor erkek çebişi
Yağcılıktan yükün tuttu çok kişi,
Gene aşiretin yüzü güldü de.
İbibikler dama yaptı yuvayı,
Pis kokudan balta kesmez havayı
Sorarsan şo bizim eski davayı,
Can sıkmasın, kıyamete kaldı de.
Biraz daha azdı dünkü sinekler;
Yular bırakmadı kırdı inekler
Çıkın edip gönderdiğin dilekler,
Yalınayak gözü yaşlı geldi de.
İncitmeyin derken gönül hatırı,
Gebe çıktı Solakların katırı
Kör kıvrak bir kırık yemden ötürü,
Düşmanların davulunu çaldı de.
Fukaralık bağdaş kurdu hasıra,
Harçlık marçlık gönderemem bu sıra
Hele mektup için bakma kusura,
Pul parası kesemizi deldi de.
Yırtıldı geceler çakal sesinden;
Kazlar kafa çeker el kesesinden
Bozuk terazinin sol kefesinden
Demlenen hıyarlar rağbet buldu de.
Sen gideli çok haşerat türedi;
Anaç balıkların hepsi tüledi
Kavaklara kaplumbağa tünedi!
Yörük yaylasına çingen doldu de.
(Vur Emri)