I
Bakınca pencerenden
genzinde duyuyorsun ölümü ve kokusunu kükürtün.
Bir pusula kapıda
– uzaktaki bir dosttan-
bir muştuyu taşıyor
görmediğin kitaplardan, dağlardan.
Ve duvarında resimler:
Bir güvercin uzakları söylüyor
bir kesik kol -kanıyor durmadan
bir gül olabilmek için umuda.
Güvercin ve gül
işte bunlarlasın;
bir güvercin bir gül kalmış
kentinin duman artığından.
Ve sonra birden bir soluk
tetiği düşmüş çok eski bir tabancadan.
Bakınca pencerenden
yüzün acılara karşılık oluyor.
II
Böyle geçiyor günler:
Sessiz yalın birkaç yalın söz gibi -yasak-
bir kitabın arasındaki!