çölün yalnızlığında ilerleyen yüzlere
ot ve ateş giyinmiş Doğu’ya
denizin yıkadığı toprağa
ve onun sevdasına barış
yağmurlarını verdi bana baş döndürücü çıplaklığın
kendini bana adıyor yıldırım
benim bağrımda olgunlaştı zaman
bak işte Doğu’nun parıltısı kanım
su çeker gibi çek beni ve yok ol
yitir beni yankısı ve şimşeği var oylukların
su çeker gibi çek beni gövdemle örtün
nirengidir ateşim ve yıldızdır
yön yaramdır benim
heceliyorum
bir yıldızı heceliyorum resmini çiziyorum
kaçaktır yurdumda yurdum
heceliyorum onun çizdiği yıldızı
yenik günlerinin ayak izlerinde
ey sözün külü
gecende bir çocuğu daha var mı tarihimin?