Bend oldı gönül turre-i cânânede kaldı
Zencir-i cünûn gerden-i dîvânede kaldı
‘Aşk eyledi gül gibi ser-i şem‘de zâhir
Her dâg ki pinhân dil-i vîrânede kaldı
Feryâd iderek kaldı gönül sînede sensüz
Mânende-i nâkûs ki büthânede kaldı
Dünyâyı gözüm görmese ‘ayb itme ki zâhid
Meyhânede çeşmüm leb-i peymânede kaldı
Hep oldular ârâste zühd ile ehibbâ
Mihnetzede Âgâh ki meyhânede kaldı
Bunları da Okuyun
Âgâz-ı Gazeliyyât 347 Şiiri – Agah
- Agah