Acının yaşı yoktur, biliyorum
Çağımıza özgü acı kökü tattım
Köksüzlükten geliyorum, yitirdim çok eski
Arkadaşlarımı, ölü gölgelerden geliyorum
Ölü taşlardan güneşin kavurduğu
Sonsuz nesnelere dokunuyorum, kısık
Bir sesle ‘ne işe yarar gelenek? ’ diye
Soruyorum. Oraya buraya
Acı kökler bırakıyorlar, köşe
Başlarını tutuyorlar, anlıyorum
Acısından leylak fışkıran biri mi öldü?
Bir martı mı öldü? Ey benim delikanlılığım!
Hüzünler içinden geliyorum, dönencelerden
“Ne iyi olurdu ölünce de okunmak”
Kırık taşlar kuş uçuşları istemiyorum
Uzak durun benden, uzak durun her
Kimseniz! Ben yalın sözcüklerde bulamıyorum
Bulamıyorum sonsuzluk denizini
Beni aramayın ne kırık taşta ne su sesinde
Köksüz bir ağaçtan geliyorum, göveriyorum
Ölü gölgede. Derin sessizlikte tek başıma
Sınırsız sözcükler denizini arıyorum