sokağı gökyüzüyle ilişkilendiriyorum
izinli askerlerin şapkalarından
asker şapkalarından bir gökyüzü
nasılsa her gün yaşıyor içimde
acılardı yaban otlardı az az kanıyor
ayrılıklardı mektuplardı az az kanıyor
hazirandı o hepten kanıyor
bak, bir ormanı seçiyoruz, işte
yerini bulmuş ağaçlar içimizde
sarnıçtan suluyoruz ağaçları
ağaçlar fısıltıyla yağmurdan konuşuyor
yağmuru senin yanına iliştirmeliyim
bir sinema günü dinmesini bekledikti
bir süre kül rengi çatılarda
yağmurdu az az kanayan içimde
çoğu aşk sonu kederleriyle ilgilidir
kederleri güz başlangıcına iliştirmeliyim
ben ne zamandır yalnızım
herkes ne kadar yalnız
güz ne kadar büyütüyor yalnızlığı
ben kaçar gibi yaşamalıyım
kırlangıçları, ağaçları, telâşlı sesleri
güz biriktiriyor yaşlılığı
bakışlarım bir noktaya çoğalıyor
sağlıktı hastalıktı ölümdü
belki de her şey eskisi gibi
biz hepimiz yeniden doğuyoruz
ağacın ağaç olduğu bir yanılsama belki
suyun su, kuşun kuş
belki de her şey hiç yaşanmadı
deniz kabukları, masamdaki yeşil sürahi
sözcükler, sözcükler anlamını yitiriyor
bir kök biberiyle, tuzlu çakıl taşları
hepsi bir yanılsama belki
neye dokunsam çözülüyor çünkü
şu kadarcık yeşilliğe yer kalmıyor dünyada
çoğu hayatı bir aşk gibi yaşamakla ilgilidir
azar azar eksiliyor farkına varmıyorum
derken geceyi gündüzü bilmiyorum
ağaçlar kapı aralıklarından görünüyor
annemdi hayal oluyor içerlerde
odalardan odalara geçtikçe
sonra o erken vakitlerde
perdeleri aralardı gün girsin diye
komşunun balkonunda çiçekler
çiçekler rüzgârda kokuyor
kokuyor ya her bir o kadar güzel ki
belki de hepsi bir yanılsama
çiçeklerdi ağaçlardı az az kanıyor
güzel insanlar erken ölüyor
mahzun sayılır çocuklar
seni çocukların yanına iliştirmeliyim
çocuklar seni daha güzelleştiriyor
içimize yağmur yağıyor
yağmur seni daha güzelleştiriyor
belki her güzellik bir yanılsama
belki de ayan beyan her şey
herkesin çocukluğu işaret fişeği
ben hepsini yaşıyorum azar azar
kim bilir aşk bitti de bu bendeki
derviş türküleri