Nice yazsonlarında
eylül yapraklarına
gergeflediğiniz öyküleriniz
tozlu bahçelerde unutuldu mu hiç?
Sonbahar sürgünüdür gidişleriniz.
Benekli kedilerin döktüğü sütlere
en sessiz adımlarla basıp,
kaç izle geçersiniz
Sabahlardan birinde
benim dediğiniz evlerden
kendiliğinizden çıkmalısınız,
vedasız ve kimseyi uyandırmadan.
Anılarınızı yıpratabilirler.
Ayağa takılabilecek ne varsa
toplamalısınız ayrılmadan ve saklamadan
kırık dökük sevgilerinizi köşe bucağa;
bir gün bulup
avuçlarında ısıtırlar diye
beklemeden.
Onları -bilin! – şimdi yalnız
eskicilerde satılan taş plakların
en iç bulandıran cızırtılarıyla
süpürgelik diplerine üfleyeceklerdir.
Küf kokulu çekmecelerin bile
çok görüldüğü anılarınız varsa eğer,
şimdi kuşların havalanmadığı bahçelerde
solmaya bırakınız.