Sesin ne kadar benziyor sana
La minör, kumral, biraz şehla
Hüzünlü bir güz akşamı belki
Solgun ezgiler ve hâtıralar
Derliyor Çerkes çiçeklerinden
En çok da yitik bir aşkın
Anlatıcısı masalsı geçmişten
Orada zaman ağu ve sakin
Akıyor ömrümüze her şeyi
Yaşatıp gösterecek kadar
Meşeleri gövermiş bir türkü
Kalmış geriye o yitik aşktan
Sesin ıssız serinliklere dönüyor
Ba1konun begonya çağrısına
Şehlâ dediğim itiraz ünlemine
Üşengeç bir sarmaşık usulca
Tırmanırken rüyalarıma
Balkon sokağın nesi olurdu
Şimdi bir bir hatırlıyor ay
Çocukluğumun kabahatlerini
Sesin fısıltıya dönüyor, muammaya
Bir sızı gibi sızıyor bu metruk
İskelenin kalıntısına rüzgar, ve ah
Benim öfkeli gençliğim dedikçe
Ahşap yalnızlıklar ekliyor ömrüme
Ömrüm şimdi ne çok benziyor sesine