baldırların izin verse, yavru bir köpek gibi koyardım patilerimi
göz koyan incidir ama, gözümü alan sedef kadardır sadakatim
acıydı vefanın peşinatı, taksidi kırgınlık, ödedim bitti
bakiyesi nezaket, hoyrat bir ihanetin bedeli inciyse def olurum
inciden kovulmuş bir aşk bu, boynu yadırgar sedefi
bu kolyenin tam ortasında kan içinde kalmış kalbim
bir sedefkarın elleri gibi dingin, inci avcısı gibi sinsi
artık ben batık bir geminin bordasında istiridyeyim
kabuğumdan biri sedef döker, kakmakta öbürü inciyi
kopkoyuldum, musahhihin gözünden kaçarsa akikim
kıradım kendimden menkul, zaten kendikuyum’cuyum
defse bu, hala aklımda kuyuya atılan incinin sesi
izledim nefret beslediniz, oynadım şirret buldum
bendeki maharet hepinizin nazarına değdi
şu ayaklarımdaki zincir, birinci sedef, birse definci
n’olur birisi gömsün bu cesedi
başımda rakı içelim, şımaralım, ağlayalım
(Ankara, Haziran 1998)