Yanardağları sen biçimlersin,
yanardağlar seni.
Leylekleri tutan sen suçlularevinde,
leylekler seni tutuklar.
Adaları avlayan sen,
etçil adalar
sen avlar
o denli uzak ki, sen kendin bile değilsin
Ey sen, karşılıklı etki.
Uygarlaştırırsın
birkaç nesneyi: Pencereyi, gemi günlüğünü,
evini öksüzün.
Umut taşırsın
birkaç ırmağa
denize ulaşamıyan.
Savunursun birkaç meşeyi
savunurcasına dilini
yabancı bir dile karşı.
Elma sence
konuşan elma olur.
Sence uzayıp gider göçü serçelerin.
Nesnesin
düşünce onu güzelleştiren,
kavram onu öldüren.
Bu sarı boyunbağı,
ondan sorumlusun
öldürüm gibi eski bir bahçe eşiğindeki.
Sen adlandırınca
mavi gökyüzünü, denizi, yıldız yellerini,
özgürlüğünden edersin.
Sözcüklerin,
kızarmış demir yokluğun omuzunda.
Bozuyorsun
çok anlamakla.
Olacağı söylersin
öğrenildiği gibi a b c, iki artı iki.
Yeniden yaratırsın
yüreği, şu sin yazıtını güvercinlerin uyuduğu.
Yüzün yok,
çaldın onları çakmak taşından,
kısraktan, kasımpatıdan.
Saltı taşıyorsun
kendinle, bir torbada, bir kilo pirinç gibi.
Egemen olduğunu sanırsın sonsuza
bunca tüyler altında sen
tozlara saldırır toz ancak.