Siz milyonlarsınız. Biz kıyamet kadar,
Deneyin savaşmayı bizle!
İskitleriz! Serde Asyalılık var,
Bu çekik ve bu aç gözlerimizle!
Size yüzyıl, bize saat, ne denir,
Boynu bükük köle gibiyiz,
Moğol’la Avrupa arasında bir
Büyük kalkan oluşturduk işte biz!
Yüzyıllar tav verdi ocağınıza,
Önünü kesti yıldırımın,
Vahşi masal oldu batışı size
Hem Lizbon’un ve hem de Messina’nın!
Yüzyıllarca baktınız Doğu’ya siz,
Eritip incilerimizi,
Kem sözler edip hedef bellediniz
O top namlularınız için bizi!
Vakt erişti. Belâ dolanıyor bak,
Ha bire çoğalıyor öfke,
Gün gelecek, iz bile kalmayacak
Sizin Pestum’larınızdan, belki de!
Ey, eski dünya! Gebermeden önce
Henüz tatlı ezâ çekerken,
Oedipus gibi Sfenks’in önünde,
Dur, n’olur, aklını kullanarak sen!
Rusya Sfenks’tir. Sevinç, acı duyarak
Ve simsiyah kanlar içinde
Seni seyrediyor, seyrediyor, bak,
Büyük bir nefret ve sevgiyle, hem de! ..
Ne var ki, bizim gibi hiçbiriniz,
Sıcakkanlı değil, sevmiyor!
Dünyada aşkın ne olduğunu siz
Unuttunuz, o yakıp mahvediyor!
Biz severiz, soğuk rakamı bile,
Tanrısal yeteneğin hasını.
Anlarız, sivri Galya aklını ve
Somurtup duran Alman dehâsını…
Hatırlarız, Paris cehennemi ile
Venedik’in serin havalarını,
Limon bahçelerinin uzak kokusunu ve
Köln’ün sisli büyük binalarını.
Severiz teni, onun tadını biz,
Ölüm kokusunu bedenin…
Suç mu, çatırdarsa iskeletiniz,
Altında ağır pençelerimizin?
Alışığız biz, tutarak geminden,
Oynayan gayretli atları,
Kırmaya kemiklerini hemen,
Sindirmeye sert köle avratları…
Gelin bize! Sizi korkunç savaştan
Barışçıl kollara alalım!
Kılıç kınına girsin, geç kalmadan,
Yoldaşlar! Hepimiz kardeş olalım!
Hayır derseniz, ne var yitirecek,
Hain de oluruz, o kadar!
Yüzyıllar boyunca size lânet edecek,
Hasta kalan bir sonraki kuşaklar!
Geniş ormanlara, ıssız yerlere,
Hoş Avrupa’ya yöneliriz
Ve döneriz hiç kuşkusuz sizlere
İşte bizim Avrupalı suretimiz!
Yürüyün Urallara, hücum emri bu!
Temizler, yer açarız, niçin,
Makine ve integralin soluduğu
Moğol ordularıyla savaş için!
Ama biz, artık kalkan değiliz ve
Sizin için savaşa girmeyiz,
Kendi çekik gözlerimiz ile
Ölümcül savaşı seyrederiz biz.
Kımıldamayız, kudurgan Hun’un
Eli ceset cebine girerken,
Kenti yaktığı, yılkı soktuğu gün,
Ve beyaz kardeş eti pişirirken!
Son kez kendine gel, ey eski dünya!
Emek ve barış şölenidir,
Son kez kardeş şölende buluşmaya
Çağırıyor herkesi bu barbar lir!